Maydos Kilisetepe Höyüğü

Maydos Kilisetepe Höyüğü, Çanakkale İli sınırları içinde, Gelibolu Yarımadası’nın Çanakkale Boğazı’na bakan tarafında, Eceabat İlçesi içinde yer alan bir höyüktür. Maydos Kale olarak da bilinmektedir. Tepe üzerinde Çanakkale Savaşı sırasında tahrip olan bir Ortaçağ kalesinin kalıntıları vardır. Tepe, 200 x 180 metre boyutlarında ve 33 metre yüksekliktedir. Günümüzde denizden yaklaşık olarak 200 metre içeride bulunmaktadır.

Araştırmalar

Höyük 1982 yılında Mehmet Özdoğan tarafından yürütülen yüzey araştırmalarında saptanmıştır ve ayrıntılı olarak incelenmiştir. Höyükte kazı yapılmasına 2010 yılında Bakanlar Kurulu’nca karar verilmiştir. Bu kararda kazının Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Doç. Dr. Göksel Sazcı başkanlığındaki bir ekipçe yürütülmesi öngörülmektedir.  Kazı çalışmalarında özellikle üzerinde durulan konu Erken Tunç Çağı – Orta Tunç Çağı geçiş evresine tarihlenen tabakaların araştırılmasıdır. Bu evre Troya çalışmalarında iyi anlaşılamamış bir evredir.

Tabakalanma

Yüzeyden toplanan çanak çömlek buluntularına göre höyüğün Kalkolitik Çağ’dan Ortaçağ’a kadar kesintisiz iskan gördüğü anlaşılmaktadır. Mehmet Özdoğan Troya’daki tabakalanmanın benzer biçiminin burada da var olduğunu belirtmektedir. Çok geniş bir alana yayılan yerleşmenin Troya büyüklüğüne yakın olduğu öne sürülmektedir. Batı kesimde toprak çekilmesiyle oluşan kesitte en az 6 metre dolgu gösteren Troya III. – V. tabakaları olduğu görülmektedir. Tüm buluntulara dayanılarak Kilisetepe’nin Gelibolu Yarımadası’nın en büyük Erken Tunç Çağı yerleşimi olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer yandan 2011 kazılarında yüzey toprağı prehistorik dönemden Osmanlı dönemine kadar her çağdan malzeme vermektedir.  En üstten itibaren Bizans, Roma, Klasik, Arkaik, Geometrik dönem ve yangın geçirmiş Demir Çağı tabakaları ile Tunç Çağı tabakası belirlenmiştir.

Buluntular

Yüzey araştırmalarında, batı kesimdeki kesitte Troya II. – V. tabakalarına tarihlenen 3 metre kalınlıktaki bir dolguda taş mimari kalıntılar vardır. Çanak çömlek buluntuları Erken Tunç Çağı II. ve III. evreler ile Orta Tunç Çağı’na geçiş (Troya I. – V. tabakaları) tarihlenen mallardır.

Kazı çalışmalarında, yüzeyin hemen altında ortaya çıkarılan yakın zamana ait insan kemiklerinin, tepedeki ve yamaçtaki şapelle ilişkili din adamlarına ait olabileceği kabul edilmektedir.

Açmalardan birinde, yangın izleri görülen kalın bir tabakada “Barbar malı” olarak adlandırılan çok sayıda üzeri parmak baskılı plastik bantlarla bezeli seramik parçaları ele geçmiştir. Barbar malı, Balkan Kavimleri’nin göçlerine denk gelen Troya VIIb Dönemi’ni karakterize eden bir seramik türüdür. Elde yapılmış, koyu renkli, kaba bir mal türüdür.

Tahribat durumu

Tepenin güneybatı kesimine civardaki dolgunun tümüyle tahrip olmasına yol açan bir su deposu inşa edilmiştir. Su deposu için yapılan yol tepeyi dolaşıp üste ulaşmakta ve depoya varmaktadır. Burada kaçak kazı çukurları da bulunmaktadır. Tepenin kuzey eteğinde ise konut yapılaşması vardır. Batı kesiminden de, ovayla aynı düzeye gelecek ölçüde toprak çekilmiştir.

Akbaş Kalesi (Sestos Kalesi)

Kale, Uluflu Tepe eteklerinde, Akbaş Şehitliği’nin batısında yer alır. Çanakkale Boğazı’nın en dar ikinci noktasındadır. Stratejik konumu, su kaynaklarının varlığı ve doğuda küçük bir limanın olması bakımından kalenin buraya inşa edilmesinin en büyük nedenleridir.

Kale, Bizans Dönemi’nde (İmparator Justinianus) yapılmıştır. Kalenin batısında Sestos antik yerleşmesinin bulunduğu höyük vardır. Kalenin önündeki liman, özellikle M.Ö. 5.yy.’da tahıl yükleme işlemlerinde önemli bir noktadır. Bu kale, daha sonra Osmanlılar’a hediye edilmiştir.
Günümüzde, çeşitli zamanlarda kale taşlarının başka yerlerde kullanılmış olması sonucu, oldukça yıkık bir vaziyettedir. Fakat günümüzde hala surların bir kısmı ayaktadır. Kalenin hemen doğusunda İslami bir tekke bulunmaktadır. Akbaş Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Arkeolojik Sit Alanı” olarak tescil edilmiştir

Gözetleme Tepe Şehitliği ve Anıtı

Behramlı’dan Saros Körfezi’ne doğru giderken Alçıtepe’den sonra Çam ağaçları içinde Saros Körfezi’ne hakim Gözetleme Tepesi denilen yerdedir. 1939’da yapılan üç katlı, yukarıya doğru katları küçülen beyaz renkte bir anıttır. Bunun yanında sanduka biçiminde isimleri bilinmeyen üç şehidin mezarları yan yanadır.

Kumköy (Çamtekke) Şehitliği

Yalova Köyü’ne 4 km uzaklıktaki Kum Köy’e geliriz. Köy çıkışında bulunan barajı da geçerek hemen ilerisinde, selvi ağaçlarıyla çevrili Kumköy (Çamtekke) Şehitliği’ne ulaşırız. Şehitlik 1918 yılında yapılmıştır. 50 mt kadar yakınında bir kuyu ve çamaşırlık bulunmaktadır. Burada çamaşır yıkayan erlerimizin üzerine, düşman uçağı tarafından atılan bomba sonucu 71 askerimiz şehit olmuştur. Şehitliğin üzerindeki kitabede şu ibareler yazılıdır: ”Hüvel baki- biz burada 71 kişi medfunuz fatihaya muhtacız. 1915.”

Yalova Köyü Şehitliği

Binbaşı Zeynel Abidin Şehitliği

     Yalova Köyü girişinde büyük mezarlık içerisinde etrafı duvarla çevrili bir alanda şehitlimiz yer almaktadır. 14. Kolordu İstihkam Komutanı Binbaşı Çırpanlı Ali Zeynel Abidin, Çanakkale şehidi 1915 yazısını okuruz.

Üsteğmen Hasan Tahsin Ve Alay Müftüsü Şehitliği

Büyük Anafarta Köyü girişinde ki son ikili mezar olan bu şehitlikte ilk mezar 7. tümen topçu alayından Bolulu üsteğmen Hasan Tahsin’e aittir. Üsteğmen Hasan Tahsin Seddülbahir bölgesinde ki çarpışmalarda yaralanır sonra bu bölgeye gelerek 2. Anafartalar savaşına katılır. Bu çarpışmada da Kayacıkağılı mevkiinde şehit olur. Aynı gün muharebelerde de şehit olan alay müftüsü de Üsteğmen Hasan Tahsin’in yanına gömülmüştür.  Çanakkale savaşların da yer alan din görevlileri çok önemli işlevleri yerine getiriyorlardı. Sürekli olarak askerin içinde bulanan ve onlarla yan yana omuz omuza çarpışan bu insanlar, askerin maneviyatı yükseltmek için, yeri geldiğinde ön saflarda hücuma katılmışlar yada çözülen askeri toparlamayı bilmişlerdir.

Üsteğmen Halid Efendi Ve Teğmen Ali Rıza Efendi Şehitliği

Yine Büyük Anafarta Köyü yolu üzerinde bulunan etrafı zincirlerle çevrile olan bu anıt kahraman iki subayımıza aittir. Ve üzerinde taşta şunlar yazmaktadır.
”Arıburnu Muharebesinde, Halit-Rıza Tepesinin bil hücum istirdadında ihrazı rütbe-i şahadet eden 3. Kolordu müretteb 4. Alayı Bölük 1’de süvari mülazımı evveli(Üsteğmen) Amasyalı Halit ve 15. Alay 4. Bölük süvari mülazımı Sanisi(Teğmen) Ali Rıza Efendilerin ruhlarına Fatiha. 17 Mayıs 1331 (30 Mayıs 1915)”  Bu iki askerin isimleri ölümlerinden sonra şehit oldukları tepeye verilir. Bu tepe bugün Arıburnu bölgesinde bulunan Halid Rıza Tepesidir

Yarbay Halit Bey Ve Yarbay Ziya Şehitliği

Büyük Anafartalar Köyü girişinde ilk çıkacak olan yan yana vaziyette bulanan iki mezar 7. Tümene bağlı 20. alay komutanı (Yarbay Halit Bey) ve 21. Alay komutanlarına (Yarbay Ziya Bey) aittir. 11 Ağustos’ta ki saldırılarda şehit olan bu iki komutan çevreye gömülen ve yerleri belli olmayan binlerce asker ile bu noktaya defnedilmişlerdir. Bu iki komutanın bağlı olduğu 7. Tümen savunma planına göre 25 Nisan gününde Bolayır mıntıkasında görevlidir fakat çıkarmanın beklenmeyen noktaya gerçekleşmesi ile Seddülbahir bölgesine daha sonra ise Anafartalar bölgesine gönderilerek çarpışmalara katılır.

Yusufçuk Tepe Kitabeleri

Yusufçuk Tepe Anafartalar bölgesinde önemli bir mevkide bulunmaktadır. Burada üç adet kitabe bulunmaktadır. Kitabelerde ise sırasıyla şunlar yazmaktadır:
”Arıburnu Cephesindeki Türk Kuvvetlerini kuşatmak için, 7 Ağustos 1915 günü Anafarta Limanına çıkan düşman kuvvetleri, zayıf gözetleme birlikleri karşısında İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelere kadar ilerledi.”
”Anafartalar Grubu Komutanı Albay Mustafa Kemal’in komutasındaki Türk kuvvetleri, 9–12 Ağustos 1915’de yapılan 1inci Anafarta Muharebesi sonunda, Düşman kuvvetlerini yenerek, Kireçtepe ve Mestantepe hattına attı.”
”İki tarafın daha büyük kuvvetleriyle 21–22 Ağustos 1915 günü yapılan 2nci Anafarta Muharebesi sonunda, Düşmanın Sivritepe ve Mestantepe hattında taarruz gücü kırıldı. Bu muharebelerde Türkler 8155, Düşman da 19850 kayıp verdi.”

Kireçtepe Jandarma Şehitliği

Anafartalar muharebelerinde 6-8 Ağustos 1915 kuzey bölgesini koruma görevinde olan Bursa ve Gelibolu Jandarma taburları çıkarma yapan iki tugaylık düşman kuvvetine şiddetli direniş göstermiş. Düşmana ağır zayiatlar verdirerek ve birçokta birliğimizden şehit vererek savunmuşlardır.
O günkü muharebelerde sağ kalan jandarma neferleri mermi kovanlarından şehit arkadaşları anısına yapmışlardır. Albay Mustafa Kemal savaş sırasında buraya gelerek şehitliği ziyaret etmiş ve Jandarma neferlerini gösterdikleri gayretlerinden dolayı tebrik etmiştir. 1995 yılına kadar harap halde kalan şehitliğimizi 116 Jandarma Er Eğitim Alayının katkılarıyla bugünkü konumuna getirmişlerdir. Şehitliğin yanında bulunan kitabe 1985’de dikilmiş ve ifadeleri yer almaktadır:
”6/8 Ağustos 1915’te Gelibolu ve Bursa Jandarma Taburları’nın kahramanca çarpışan üç bölüğü, iki Tugay gücüne ulaşan İngiliz kuvvetlerini Karakol dağı Kireçtepe’de durdurup, Anafartalar grubunun kuzey yanını korumuştur”

Büyük Kemikli Kitabesi

Büyük Kemikli Kitabesi, Aralık 1915’te son İngiliz Kuvvetlerinin tahliye edildiği Suvla Koyuna hakim Büyük Kemikli Burnu’nun üzerinde yer almaktadır. Kitabede;
”1915 yılının 25 Nisan sabahı Arıburnuna 6/7 Ağustos gecesinde Anafartalar Limanına çıkan düşman kuvvetleri aylar süren muharebelerden sonra Gelibolu Yarımadası’ndaki Türk savunmasının geçilmeyeceğini anlayarak 20Aralık’ta bu cepheleri boşalttı.