Otto Liman von Sanders

Otto Liman von Sanders (17 Şubat 1855, Stolp – 22 Ağustos 1929, Münih), Alman general ve Osmanlı mareşali olan asker.

17 Şubat 1855’te o dönem Almanya’ya bağlı Pomeranya bölgesindeki Stolp’da (bugün Polonya’da Slupsk) doğdu. Babası Yahudi bir asilzade idi. Aristokrat ailelerin diğer birçok Prusyalılar gibi o da askere katıldı. 1874’te Essen muhafız birliğinde subaylığa başladı. 1877 yılında Darmstadt’ta Amelie von Sanders ile evlendi ve von Sanders soyadını eşinden aldı.

1904 yılında Albay rütbesine terfi etti. 1908 yılında Tümgeneral rütbesine terfi etti ve 22. Piyade Tümeni’nin komutanlığına atandı. 1911’de Korgeneral rütbesine terfi etti. 30 Haziran 1913 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Alman Askerî Misyon Başkanlığı görevine atandı. Bu göreviyle birlikte 1. Ordu komutanlığına atandı. 1915 yılında Gelibolu ve Çanakkale Boğazı’nı savunan 5. Ordu komutanlığına atandı. Bu görevindeki başarıları nedeniyle Osmanlı Ordusu’nda Müşir rütbesine terfi ettirildi.

1918 yılında Sina ve Filistin Cephesi sırasında General Erich von Falkenhayn’ın yerine Yıldırım Ordular Grubu komutanlığına atandı. 1918 sonunda İngiliz General Edmund Allenby tarafından yenilgiye uğratıldı ve savaş sona erdikten sonra savaş suçu işlediği iddiasıyla Şubat 1919’da Malta’da tutuklandı. Altı ay sonra serbest bırakıldı ve Alman Ordusu’ndan o yıl emekli oldu.

1927 yılında savaş sırasında ve öncesinde kendi deneyimleri hakkında Malta’da tutsak kaldığı yıllara ait yazdığı bir kitabını yayınladı. 22 Ağustos 1929’da Münih’te 74 yaşında öldü. Darmstadt’ta eşi Amelie von Sanders’in yanında defnedildi. Mezarı’nın yeri Darmstadt Alter Friedhof’da 2 N 28 numaradadır.

Kâzım Karabekir

Musa Kâzım Karabekir (23 Temmuz 1882, İstanbul – 26 Ocak 1948, Ankara), Türk asker ve siyasetçi. “Alçıtepe Kahramanı” namıyla tanınır.

İlk yılları ve eğitimi

Jandarma Alaybeyi Mehmed Emin Bey’in oğlu olarak 23 Temmuz 1882 tarihinde İstanbul’da doğdu.  1902 yılında Harbiye Mektebi’nden, 1905 yılında Mekteb-i Erkân-ı Harbiye’den mezun oldu.

Askerî kariyeri

1907’de Enver Paşa ile birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Manastır şubesini kurdu. 1909’da 31 Mart Olayı’nı bastırmak için kurulan Hareket Ordusu’na katıldı. 1912’de I. Balkan Savaşı’nda yer aldı.

I. Dünya Savaşı

Avrupa’nın genel bir savaşa sürüklendiği bu dönemde görevli olarak Paris’te bulunmaktaydı. Fakat bu durumu fark etti. 14 Temmuz 1914 tarihinde İstanbul’a geri döndü. 3 Ağustos 1914 tarihinde Genelkurmay II. (İstihbarat) Şube Müdürü olarak görevlendirildi. Savaş konusundaki düşünceleri, İstanbul ve Çanakkale boğazlarını kuvvetlendirmek, boğazlardaki kuvvetleri desteklemek, savaşa girmekten mümkün olduğunca kaçınmaktı.

Genelkurmay’daki görevini devam ettirirken, Konya’ya bir soruşturma sebebiyle gönderilmişti. 29 Kasım 1914 tarihinde “Üç Yıl Hazerî Kıdem Zammı” adı ve bunun sonucunda 9 Aralık 1914 tarihinde Yarbay rütbesine terfi etti. 6 Ocak 1915 tarihinde Mürettep 1. Kuvve-i Seferiye Komutanı olarak İran Harekatına gönderildi. Halep’e geldiğinde, 3. Ordu’nun Sarıkamış’da büyük bir felakete uğramış olduğunu, komutasına verilen kuvvetlerin Doğu Cephesi’ne kendisinin de Süleyman Askeri Bey’in yerine Irak Havalisi Kuvvetleri Komutanlığı’na ve Basra Valiliğine atandığını öğrendi. Böylece Süleyman Askeri Bey’in yerine geçmek üzere İstanbul’a geldi.

Çanakkale Cephesi

6 Mart 1915 tarihinde İstanbul’a gelince 5. Kolordu’ya bağlı İstanbul Kartal’da bulunan 14. Tümen Komutanlığına atandı. Bu görevde bulunduğu esnada, Marmara Denizi ve Karadeniz kıyılarının tahkimatı ile uğraştı. Ancak 14. Tümen’in Gelibolu’ya gönderilmesi ile bu bölgede Seddülbâhir ve Kerevizdere’deki (12-13 Temmuz 1915) savaşlarda bulundu. Kerevizdere’de bulunduğu sıralarda Fransızlar, Haziran’dan itibaren Zığındere ve Kerevizdere bölgelerinde taarruzlar yapmakta idi. Fransızların amacı, Türk Ordusu’nun dikkatini güney bölgesine çekmekti. Böylece Ağustos ayında Anafartalar’a yapılacak olan çıkarmanın başarısını garanti altına almak istiyorlardı. Fransızların planı amacına ulaştı ve Türk Kuvvetleri’nin çoğu güney bölgesine kaydırıldı. Bu amacın gerçekleşmesi için İngilizler I. Tümen ile Türk kanadına, Kereviz Dere bölgesine, 12 Temmuz sabahı saat 07:00’da taarruza başladılar. Türk Tümenleri batıdan itibaren 1., 4., 7. ve 9. Tümenler cephede, 6. Tümen geride bekletilmekte idi. 7. Tümen cephesine taarruz eden İngiliz Tümeninin her iki günündeki taarruzları da başarısızlıkla sonuçlandı. 4. Tümen cephesine taarruz eden Fransızların taarruzları ise beklemedeki 6. Tümen’in de bölgede kullanılması üzerine gelişme gösteremedi. Birkaç metrelik ileri geri hareketler şeklinde gelişen muharebede oldukça fazla kan döküldü ve Türk kaybı 9700 kişiye ulaştı.

Kerevizdere Muharebeleri sırasında 5. Kolordu Komutanlığına bağlı 14. Tümen Komutanı olarak bulunmaktaydı. Bu görevi sırasında 6-13 Ağustos 1915 Muharebelerinde de görev aldı. Bu muharebeler sırasında düşman Arıburnu ve Anafartalar bölgesine, çıkarma ile takviye ederek yapacağı taarruza karşılık güney cephesinden Türk Kuvveti kaydırılmasın diye 6-7 Ağustos günleri bu cephenin merkezine Kirte istikametine taarruzlar düzenlediler. Ancak her iki taarruzda zayiat verilerek püskürtüldü. Sonraki küçük çaptaki taarruzlarda sonuçsuz kaldı. Bundan sonrada bu cephede düşmanın tahliyesine kadar mevzii muharebeleri devam etti. böylece düşman, çıkarmanın ilk günü almayı plânladığı Alçıtepe’yi ele geçiremedi. Her yönden sayıca üstün olmasına karşın Türk direnişi karşısında sadece 5 Km. ilerleyebildi. Bu muharebeler sırasında düşmana karşı 3,5 ay başarıyla savaştı. Askerî kişiliği açısından takdir toplayarak Muharabe Gümüş Liyakat Madalyası ile ödüllendirildi ve Miralay rütbesine terfi etti. Ayrıca Almanya’dan İkinci Rütbeden Kron Dö Braş Kılıçlı Nişanını, Osmanlı’dan da Gelibolu Şeref Nişanı’nı ve Muharebe Madalyası’nı aldı. Eylül 1915 – 9 Ocak 1916 Mevzi Muharebeleri’nde Güney Grubu Komutanlığına bağlı 2. Bölge Komutanlığı’nda 14. Tümen Komutanı olarak görevlendirildi. Muharebeler devam ettiği sırada 14. Tümen 11 Ocak 1916’da bölgeden ayrıldı.

Çanakkale Cephesi sonrası

Çanakkale Cephesi’ndeki taarruz savaşlarının, siper muharebelerine dönüşmesi ile birlikte, Gelibolu’dan alınarak 26 Ekim 1915 tarihinde İstanbul’daki 1. Ordu Kurmay Başkanlığı’na atandı. Daha sonrada 6. Ordu Kurmay Başkanı olarak Irak Cephesine gönderildi. Bu arada Gelibolu’daki başarılarından dolayı “Üç Yıl Savaş Zammı” alarak 14 Aralık 1916 tarihinde Mirliva rütbesine terfi etti ve “Paşa” oldu. Almanya’dan ikinci kez “Alman Demir Haç Nişanı” aldı. 24 Nisan 1916 tarihinde Kut’ül Amara’yı kuşatmakta olan 18. Kolordu Komutanı olarak görevlendirildi. Bu cephedeki başarılarından dolayı 8 Şubat 1917 tarihinde yeniden “Altın Muharebe Liyakat Madalyası”, “İki Yıllık Kıdem Zammı” verildi.

Kafkasya Cephesi

Cafer Tayyar Paşa ile o yıllarda yapılabilen karşılıklı yer değiştirme (becayiş) usulü ile Kafkas Cephesindeki 2. Kolordu Komutanı olarak atandı. Bu Kolordu Van Gölü’nün güney mıntıkası, Bitlis, Muş, Murat Çayı ve Palu Doğusu’na kadar olan geniş bir araziyi müdafaa etmekle yükümlüydü. Bu dönemde Osmanlı Devleti, toplam dört kolordusu olan iki ordusunu Van Gölü ile Karadeniz arasında bulundurmaktaydı. Bu orduların en aşağı tarafta olanı komutanı olduğu 2. Kolordu idi. Bu kolorduda on aya yakın bir süre görev yaptı. Bölgedeki başarılarından dolayı 23 Eylül 1917’de padişah iradesi ile yeniden “Kılıçlı İkinci Mecidi Nişanı” aldı. 2 Mart 1919 tarihinde Erzurum’daki 15. Kolordu Komutanlığı’na atandı.

Kurtuluş Savaşı

İstiklal Savaşı’nı başlatan komutanların arasında ilk Anadolu’ya geçen oldu. 19 Nisan 1919’da Trabzon’a geldi. 1878’de 93 Harbi sırasında Rus Çarlığına kaybettiğimiz Sarıkamış, Kars, Ardahan, Artvin ve Batum’u Eylül 1920’de kurtarıp, Türkiye’nin doğu sınırlarında Misak-ı Milli’yi gerçekleştirdikten sonra kendisine TBMM tarafından 31 Ekim 1920’de Ferik (Korgeneral) rütbesi verildi.

Yine bu dönemde, Kurtuluş Savaşı’nı başlatmış olan ve İstanbul’dan gelen telgrafla 9. Ordu müfettişliğinden azledildiğini öğrenen ve artık sivil olmasının Kurtuluş Savaşı’nı tehlikeye düşürmesinden endişe eden Mustafa Kemal Paşa’ya, İstanbul’dan bizzat kendisine gönderilen ve Mustafa Kemal Paşa’yı tutuklamasını emreden telgrafa rağmen Ben ve kolordum emrinizdedir Paşam! diyerek, destek ve moral verdi. Ardından Erzurum Kongresi’nin düzenlenebilmesi için büyük gayret gösterdi ve askeri güvenliği sağladı.

Kurtuluş savaşında önemli başarılar kazandı. Mustafa Kemal Paşa, Kâzım Karabekir Paşa ve adamları Kurtuluş Savaşı’nda canları pahasına savaşarak galip geldiler. Bu galibiyet sadece onların değil bütün Türk milletinin galibiyetidir  diyerek onun başarılarını takdir etti.

Sovyetler-TBMM İlişkileri açısından Kâzım Karabekir Paşa

Sovyetlerle imzalanacak dostluk antlaşması için Bekir Sami Bey başkanlığında bir delegasyon, 11 Mayıs 1920 tarihinde Ankara’dan hareketle 19 Temmuz 1920’de Moskova’ya ulaştı. Dostluk antlaşmasının esasları 24 Ağustos 1920 tarihinde hazır olmakla beraber, Bekir Sami Bey’in bu antlaşmayı imzalaması mümkün olmadı. Çünkü Sovyetler, Bitlis, Van ve Muş illerinin Ermenistan’a terkedilmesini istediler.

Fakat Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki Türk Kuvvetleri Eylül 1920 tarihinde taarruza geçip, Brest Litovsk Antlaşması ile Türkiye’ye verilen ve Misak-ı Milli hudutları dahilinde olan Sarıkamış, Kars, Ardahan, Artvin ve Batum’u aldıktan sonra Gümrü’yü de ele geçirince, Menşevik iktidarı altındaki Ermeni hükûmeti barışa yanaşmak zorunda kaldı ve 3 Aralık 1920 tarihinde Ermenistan ile Gümrü Antlaşması imzalandı. Bu arada, Bolşevikler de Ermenistan’da iktidarı ele geçirmişlerdi. Bu şekilde Ermenistan meselesi kendiliğinden çözümlenmiş oluyordu. Kazanılan bu zaferler üzerine Sovyetler Milli Mücadele’ye daha fazla önem vermeye başlamışlardır.

3 Aralık 1920 tarihinde TBMM Murahhası sıfatıyla Gümrü Antlaşması’nı imzaladıktan sonra; 18 Ekim 1921 tarihinde biten Kars Konferansı’na Türkiye Baştemsilcisi olarak katıldı. Ayrıca bu konferansa başkanlık yaparak; 13 Ekim 1921 tarihinde Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan ile Kars Antlaşmasını imzaladı. Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden hemen sonra yapılan Sakarya Meydan Muharebesi sonrasına denk gelen bu antlaşma ile Batum’un Sovyetler Birliği’ne terk edilmesi karşılığında karşı taraftan belli miktarlarda silah, cephane ve altın alınacaktı.

Siyasî kariyeri

15 Ekim 1922 tarihinde Ankara’ya geldi. Edirne Milletvekili sıfatı ile 30 Ekim’den itibaren meclis çalışmalarına devam etti. 17 Şubat 1923 tarihinde Türkiye’de ilk defa toplanan İzmir İktisat Kongresine başkanlık yaptı. 29 Haziran 1923 tarihinde TBMM’nin İkinci Devresi’nde İstanbul Milletvekili seçildiği dönemde; Doğu Cephesi komutanlığı görevini de fiili olarak devam ettirmekte idi. 21 Kasım 1923 tarihinde “Milli Mücadelemizde Siyasi ve Savaş Yararlılığı” görülenlere verilen yeşil ve kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. 21 Ekim 1923 tarihinde Birinci Ferik rütbesine terfi etti ve son askeri görevi olan 1. Ordu Müfettişliği’ne atandı. 26 Ekim 1924 tarihinde bu görevinden istifa ederek sadece siyasi alanda faaliyet gösterdi.

9 Kasım 1924 tarihinde CHP’den istifa ederek 17 Kasım’da Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurucuları arasında yer aldı ve bir süre sonra da bu partinin genel başkanı oldu. İsmet Paşa Hükümeti’nin Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarmasından sonra Doğu’da Şeyh Said İsyanı çıkmış ve bu isyanda TCF’nin de rolü olduğu iddia edildi. İsmet İnönü başkanlığındaki hükûmet tarafından bu olay bahane edilerek 5 Haziran 1925 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile tüm muhalif gazeteler ve partilerle birlikte TCF de temelli kapatıldı. Ayrıca Kâzım Karabekir, Haziran 1926’da Mustafa Kemal’e düzenlenen İzmir suikasti girişimi ile ilgili olarak tutuklandı ve İstiklal Mahkemesi’nde idam ile yargılandıysa da beraat etti.

1927 yılında TBMM’nin ikinci Dönemi sona erince milletvekilliği son buldu, ve ordu açığında iken 5 Aralık 1927 tarihinde “Müşir” rütbesine hazırken emekliye sevk edildi. Bu dönemden sonra uzun bir süre siyasetten uzaklaştırılarak inzivaya çekilmek zorunda kaldı ve yönetimle olan anlaşmazlığı yüzünden sıkıyönetim altında tutulması istenen 84 kişilik “muhalifler” listesinin başında yer aldı.  10 sene sürekli takip ve gözaltında tutuldu ve hatıralarını yazdığı “İstiklal Harbimiz” adlı eseri zamanın hükûmetinin kararıyla “Takrir-i Sükun” kanunu uyarınca toplatıldı. Belki de en sıkıntılı yıllarını bu dönemde geçirdi. Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının ardından 26 Ocak 1939 tarihinde İstanbul Milletvekili seçildi. 1943 yılında tekrar milletvekili seçildi ve 5 Ağustos 1946 tarihinde yapılan TBMM başkanlık seçimlerinde Meclis Başkanı seçildi. 26 Ocak 1948 tarihinde 66 yaşında iken geçirdiği bir kalp krizi sonucu Ankara’da vefat etti. Törenle Cebeci Askeri Şehitliği’ne defnedilen cenazesi sonraki yıllarda Devlet Mezarlığı’na nakledildi. 2010 yılı başında dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Kâzım Karabekir’in ölüm yıl dönümünü ilk kez andı.

Bulgarca, Fransızca, Almanca ve Rusça biliyordu.

Ailesi

Evlilik hayatına 1924 yılında 42 yaşındayken Aydınlı Cemal Bey’in kızı İclal Hatun (1900-1954) ile adım attı. Bu evlilikten 1927 yılında Hayat (1927-?) ve Emel (1927-1984) adında ikiz ve Timsal (26 Ocak 1941-?) adlarında üç kız çocuk sahibi oldu.

Wilhelm Souchon

Amiral Wilhelm Anton Souchon (2 Haziran 1864 – 13 Ocak 1946), I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Donanması’na katılan iki Alman gemisi Goeben ve Breslau gemilerinin komutanıdır. Gemiler İstanbul’a geldikten sonra Osmanlı Bayrağını çekerek Karadeniz’e açılırken Amiral Souchon da Osmanlı Donanma komutanı olmuştur. Karadeniz’de Rus gemilerini batırdıktan sonra kuzey kıyılarındaki Rus limanı olan Sivastopol ve Odessa limanlarını bombalayarak Osmanlı Devleti’ni savaşa İttifak Devletleri (Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan) yanında müdahil ettirdi.

10 Ağustos 1914 tarihinde yaptığı küçük bir filo ile Çanakkale’ye geldi. Souchon, üç yıl boyunca, Osmanlı donanmasınında reform yapmaya çalıştı. Koramiralliğe terfi ettirildi ve 29 Ekim 1916 tarihinde kendisine Almanya’nın en yüksek askeri nişanı olan Pour le Mérite verildi.

Souchon, Eylül 1917 yılında Almanya’ya döndü ve Albion Operasyonu sırasında Açık Deniz Filosu, Dördüncü savaş gemisi Filosu komutasını devraldı. Savaşın sonunda, Kiel de İmparatorluk Donanmasında komuta ediyordu.

13 Ocak 1946 tarihinde Bremen’de öldü.

Winston Churchill

Winston Leonard Spencer-Churchill, (d. 30 Kasım 1874 Oxfordshire – ö. 24 Ocak 1965, Londra), Britanyalı devlet adamıdır.

30 Kasım 1874’te, Randolph Churchill ve ABD’li eşi Jennie Jerome’un oğlu olarak dünyaya geldi. 1895’te Kraliyet Harp Okulunu bitirdi ve orduya girdi. Boer Savaşı’nda esir düştü ve kaçarak milli kahraman haline geldi. On ay sonra, Muhafazakar Parti’den milletvekili seçildi.

1904’te Liberal Parti’ye girdi. 1911’de Bahriye Nazırı oldu. Başarılı siyasi kariyeri 1915 Gelibolu yenilgisinden sonra düşüşe geçti. Sadece donanmayla Çanakkale Boğazı’nın geçilebileceği, ardından da rahatça İstanbul’a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı tavrı, Türklerin umulandan çok daha başarılı bir savunma yapması; müttefik ordusunun tarihi yenilgisine yol açtı. Bu başarısızlığın mimarı olarak nitelendirilen Churchill, Britanya halkı karşında çok zor bir durumda kaldı ve muhaliflerinin de zorlamasıyla görevinden ayrıldı. Ancak 1917’de Cephane Bakanlığı’na ve Harbiye Bakanlığı’na getirildi. 1924’te tekrar Muhafazakar Partiye girdi. Maliye Bakanı oldu (1924-1929).

1939’da bir kez daha Bahriye Nazırlığına ve 1940’ta Neville Chamberlain’ın yerine başbakanlığa getirildi. II. Dünya Savaşı’nda izlediği savaş politikası ve Roosevelt ile kurduğu iyi ilişkiler onu Britanya tarihinin en önemli devlet adamları arasına soktu. Yine bu dönemde Müttefik Devletlerin Balkanlar’a kaydırmaya çalıştığı strateji konusunda Ruslarla çalıştı. Ancak SSCB’nin burada hakim duruma geçmesinden de çekiniyordu. Bu yüzden savaşın başından itibaren stratejik önemi büyük olan Türkiye’yi savaşa sokmaya çalıştı. Kahire ve Adana’da Türk yöneticileriyle bu konuda yaptığı görüşmelerde, Türkiye’nin istediği askeri yardımı vermeye de yanaşmadı. Savaş sonrası Avrupa ülkelerinin birleşmesini sağlayan NATO, Avrupa Konseyi gibi kurumların oluşması için büyük çaba gösterdi. 1951 seçimlerinde tekrar iktidara geldi. 1955’te görevlerini aynı zamanda yeğeni Clarissa Churchill’in eşi olan Anthony Eden’e bırakarak siyasetten çekildi.

Son yıllarını daha çok yazarak ve resim yaparak geçirdi. 1953 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü kazandı. 1963’te Amerikan Devleti, kendisine onursal vatandaşlık verdi. 1965 yılında, 91 yaşında öldü ve Blenheim Palace’a gömüldü.

ÇANAKKALE SAVAŞLARI KRONOLOJİSİ

OCAK 1915

11 Ocak 1915 : Amiral Carden’in, Bahriye Nezareti’ne Çanakkale Boğazı’na Taarruz İçin Hazırlattığı Planı Sunması

15 Ocak 1915 :  Saphir Adındaki Fransız Denizaltı Gemisinin Köseburnu Önünde Batırılması. Çanakkale Boğazı’na Taarruz İçin Hazırlanmış Planın Uygun Olduğunun Amiral Carden’e Bildirilmesi.

28 Ocak 1915 : Savaş Komitesinin Bugünkü Toplantısında Çanakkale Boğazı’nın Yalnız Donanmayla Zorlanmasına Karar Verilmesi. 19 Şubat 1915’in Taarruz Tarihi Olarak Saptanması.

ŞUBAT 1915

1 Şubat 1915 :  Mustafa Kemal’in Tekirdağ’da Göreve Başlaması.

17 Şubat 1915 : Barbaros ve Turgut Reis Muharebe Gemilerinin, Savunmaya Katılmak Üzere Nara’ya Gelmesi.

18 Şubat 1915 : Başkomutan Vekili’nin Denetleme İçin Çanakkale’ye Gelmesi.

19 Şubat 1915 : Birleşik Filo’nun Çanakkale Boğazı Giriş Tabyalarına Taarruz ve Muharebeleri. İtilaf Devletleri donanmasının Çanakkale Boğazına ikinci büyük saldırısı.

23 Şubat 1915 :  19. Tümen Kuruluşuna 6. Kolordu’dan Verilen 72. Piyade Alayı’nın Eceabat’a Gelmesi.

25 Şubat 1915 : 19. Tümen Komutanı, Karargahı, 57. Piyade Alayı, Dağ Bataryası, Sıhhiye Bölüğü, Seyyar Hastane Ekmekçi Müfrezesi’nin, Tekirdağ’dan Eceabat’a Gelmesi. Çanakkale Müstahkem Mevkii Karargahı’nın Hacıpaşa Çiftliği’ne Yer Değiştirmesi. Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı’nın, 19. Tümen Komutanı’nı Eceabat Bölgesi Komutanlığına Atanması. Mustafa  Kemal’in 19. Tümen Komutanlığı’na atanması. Birleşik Filo’nun, Giriş Tabyalarındaki Topları Tahrip Etmesi ve Boğaz’a Girmeye Başlaması.

26 Şubat 1915 :  Değirmenburnu – Çanakkale Feneri Arasında 10. Mayın Hattı’nın Kurulması. Seddülbahir ve Kumkale’ye Yapılan Çıkarma.

MART 1915

1 Mart 1915 :  Venizelos’un, Gelibolu Yarımadası’nda 3 Tümen Çıkarılmasını Önermesi.

2 Mart 1915 :  General Liman Von Sanders’in Çanakkale’deki Osmanlı Kara Kuvvetleri Başkomutanlığına atanması.

4 Mart 1915 : İngiltere, Fransa ve Rusya arasında Boğazlar’ın taksimini öngören ‘İstanbul Antlaşması’ nın imzalanması. 3. Avustralya Tugayı’nın, Mondros Limanı’na Gelmesi .

5 – 6 Mart 1915 : Çamkoyu Batısından Queen Elizabeth Muharebe Gemisinin Merkez Tahkimatını Aşırma Biçiminde Bombardımanı.

7 – 8 Mart 1915 :  Nusret Mayın Gemisi’nin, elde kalan son 26 mayınla Boğaz girişindeki Karanlık Koya mayın döşemesi.

11 Mart 1915 :  Sir Ian Hamilton’un, Akdeniz  Kuvvet Komutanlığı’na Atanması.

12 Mart 1915 :  11. Tümen’in Ezine, Bayramiç Bölgesine Gelmesi. İngiliz Deniz Piyade Tümeni’nin Artanının Limni Adasına Gelmesi.

13 Mart 1915 :  Kitchener’in, Hamilton’a Kara Kuvvetlerinin Kullanılması Konusunda Yönerge Vermesi.

15 Mart 1915 :  General d’Amade Emrindeki Fransız Doğu Sefer Kuvveti’nin Mondros Limanı’na Gelmesi.

16 Mart 1915 :  Amerika Büyük Elçisi, Adliye Nazırı, Avusturya Askeri Ateşesi’nin Çanakkale’ye Gelmesi. Amiral Carden’in Sağlık Nedeniyle Görevinden Ayrılması.

17 Mart 1915 :  Amiral de Robeck’in, Birleşik Filo Komutanlığı Görevine Başlaması.

18 Mart 1915 :  Çanakkale Boğazı Muharebesi, İtilaf devletleri donanması yaklaşık 30 savaş gemisiyle savaşın en geniş kapsamlı saldırısını başlattı. Altı büyük gemiden Bouvet, Irresistible ve Ocean zırhlıları batırıldı, üçü ise kullanılmaz duruma geldi. Çanakkale Boğazı’nı denizden geçme girişimi Türk deniz ve kara savunması karşısında başarısızlığa uğradı.

23 Mart 1915 :  Alman general Liman Vona Sanders 5. Ordu Komutanlığı’na getirildi. Bu ordunun ihtiyatını oluşturacak 19. Tümen’in komutanlığına ise Kurmay Yarbay Mustafa Kemal getirildi.

24 Mart 1915 :  General Hamilton’un Birliklerini Düzenlemek Üzere Mısır’a Hareket Etmesi.

25 Mart 1915 :  9. Tümen Komutanı’nın, Eceabat Bölgesi Komutanlığı’nı 19. Tümen Komutanı’ndan Devralması.

26 Mart 1915 : 5. Ordu Komutanı’nın Gelibolu’ya Gelerek Göreve Başlaması.

27 Mart 1915 :  Churchill’in,   Harekata Karar Verildiğini Amiral de Robeck’e Bildirmesi.

28 Mart 1915 :  Tengerdere – Domuzdere Arasında Boğaz’ın Ortasına Doğru 19 Mayından Oluşan Son Mayın Hattının Kurulması.

31 Mart 1915 :  Bu Mayın Hattına Paralel Olarak, Boğaz Doğrultusunda 10 Mayının Uzatılması. 3. Tümen’in Muharip Birlikleriyle Erenköy’e Gelmesi.

NİSAN 1915

1 Nisan 1915 :  General Weber’in Kalvert Çiftliği’nde Mürettep Kolordu Komutanlığı Görevine Başlaması.

10 Nisan 1915 :  General Hamilton’un Mondros’a Gelmesi.  Avustralya Tümeni’nin Büyük Kısmının, Mondros’a Gelmesi.

16 Nisan 1915 : Demirhisar torpido botunun kendini karaya oturtup batması.

17 Nisan 1915 :  E-15 İngiliz Denizaltı Gemisinin, Boğaz’da Hasara Uğratılıp Karaya Oturtulması.

18-19 Nisan 1915 :  İngilizlerin, Torpido Atarak E-15 Denizaltı Gemisini Batırmaları.

25 Nisan 1915 :  İtilaf güçlerinin en geniş kapsamlı ilk çıkarması.

27 Nisan 1915 :  İngiliz denizaltı gemilerinin Marmara’da denizaltı savaşına başlamaları ve Barbaros zırhlısının bir denizaltı tarafından batırılması.

28 Nisan 1915 :  Birinci Kirte muharebesi.

30 Nisan 1915 :  Sultanhisar torpido botunun E-2 İngiliz denizaltı gemisini batırması.

MAYIS 1915

6-8 Mayıs 1915 :  İkinci Kirte muharebesi.

12 Mayıs 1915 :  Muavenet-i Milliye torpido botunun İngiliz Goliath zırhlısını torpilleyerek batırması.

14 Mayıs 1915 :  Churchill ve Amiral Fisher istifa ettiler.

19 Mayıs 1915 : Liman Von Sanders’in 42 bin kişilik bir kuvvetle Arıburnu çıkarma noktasındaki Anzaklar’a yönelik başarısız saldırısı. Türkler 10 bin kayıp vererek geri çekildi.

25 Mayıs 1915 :  Alman U-21 denizaltı gemisinin İngiliz Triumph zırhlısını batırışı. Aynı denizaltı gemisinin önünde Majestic İngiliz zırhlısını batırışı.

HAZİRAN 1915

1 Haziran 1915 :  Mustafa Kemal’in Albaylığa yükseltilmesi.

4-6 Haziran 1915 :  Üçüncü Kirte muhaberesi.

21 Haziran 1915 :  Kerevizdere muharebesi.

TEMMUZ 1915

4 Temmuz 1915 :  Atatürk’ün, Kurmay Başkanı İzzettin (Çalışlar) Bey’le beraber Cesarettepesi’ndeki 18.Alay’a ait siperleri gezmesi ve buradaki mevzilerin kuvvetlendirilmesi için bazı direktifler vermesi, düşmanın taarruzu halinde uygulanacak hareket hakkında komutanlarla görüşmesi.

10 Temmuz 1915 :  Tasir-i Efkar gazetesi muhabirlerinden Ferit Bey’in, 19.Tümen Karargahı’nda Atatürk’ü ziyareti.

13 Temmuz 1915 : İngiliz ve Fransızların, Seddülbahir’e yeni bir taarruzu, ancak yedekteki birliklerin ileri sürülmesiyle önlenebilmesi.

16 Temmuz 1915 : Gazeteci, yazar ve şairlerden oluşan bir edebi hayatin, harp alanını ziyaret etmek üzere, İstanbul’dan Çanakkale’e gelişi. (Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Ahmet Ağaoğlu, Ali Canip (Yöntem), Ömer Seyfettin, Mehmet Emin (Yurdakul), İbrahim Alaettin (Gövsa), Hakkı Süha (Gezgin), Enis Behiç (Koryürek)’in de içinde bulunduğu heyet, Çanakkale cephesine gelerek 5.Ordu ve 3.Kolordu Karargahlarını ziyaret etmiş, Arıburnu ve Seddülbahir harp bölgelerini gezmiştir. Heyet, Cesarettepesi’ne giden yolun düşman kontrolünde ve tehlikeli oluşu nedeniyle Atatürk’ü ziyaret edememiş ancak telefonla konuşarak başarılarını kutlamıştır.

17 Temmuz 1915 : Gelibolu Mutasarrıfı Süreyya (Yiğit) Bey’le Maydos (Eceabat) Kaymakamı Rahmi Bey’in, 19.Tümen Karargahı’nda Atatürk’ü ziyareti ve geceyi karargahta geçirmeleri.

19 Temmuz 1915 :  Atatürk’ün, Kurmay Başkanı İzzettin (Çalışlar) Bey’le beraber, öğleden sonra, 3.Kolordu Karargahı’nın bulunduğu Kemalyeri’ne gelerek Veliaht Yusuf İzzettin Efendi’yi karşılama töreninde bulunması, akşam yemeğini Kemalyeri’nde yemesi, tekrar 19.Tümen Karargahı’na dönüşü.

28 Temmuz 1915: Atatürk’ün Kurmay Başkanı İzzettin (Çalışlar) Bey’le beraber 27.ve 57. Alay cephelerini gezmesi.

30 Temmuz 1915 :  3.Kolordu Komutanı Esat (Bülkat) Paşa’nın, Kurmay Başkanı Fahrettin (Altay) Bey’le beraber 19.Tümen Karargahı’na gelerek Atatürk’ü ziyareti.

AĞUSTOS 1915 

6-7 Ağustos 1915 :  İngilizler’in Suvla Limanı çıkarması ve 1. Anafartalar savaşının kazanılması.

8-9 Ağustos 1915 :  İtilaf Güçlerinin Seddülbahir’i boşaltmaları.

10 Ağustos 1915 :  Türklerin Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal öncülüğünde geniş kapsamlı Conkbayırı taarruzu.

14 Ağustos 1915 : Mariot adlı Fransız denizaltı gemisinin ağlara takılıp batması.

17 Ağustos 1915 :  Kireçtepe savaşının kazanılması.

21 Ağustos 1915 :  2. Anafartalar savaşının kazanılması.

EYLÜL 1915

1 Eylül 1915 :  Mustafa Kemal’e, Anafartalar Grubu Komutanlığı’ndaki üstün başarılar nedeniyle “Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası” verilişi.

2 Eylül 1915 :  Mustafa Kemal’in, Çanakkale Savaşlarında yaralanan ve sakatlanan Osmanlı askerleri için para toplayarak gönderen -Almanya’nın İstanbul Elçiliği görevlilerinden- Dr.Ernest Jack’a teşekkür mektubu :”…Kaderin savurduğu her haşin darbeye bizimle katlanmakla kalmayıp bundan doğan ıstırapları da hafifletmek için akla gelen her yardımı esirgemeyen siz sadık dosta, Fevzi (Çakmak) Bey de selamlarını ve teşekkürlerini yollar.” Atatürk’ün komuta ettiği Anafartalar Grubu Komutanlığı’nın Kurmay Başkanı Binbaşı İzzettin (Çalışlar) Bey’in, 16.Kolordu Kurmay Başkanlığı’na atanması.

4 Eylül 1915 :  Mustafa Kemal’in, Anafartalar’da 4.ve 8.Tümen cephelerine giderek incelemelerde bulunması. Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın, 5.Ordu Komutanı Liman von Sanders’in -Anafartalar Grubu’ndaki yeni düzenleme ile ilgili- 29 Ağustos 1915 tarihli önerisine cevabı :”Anafartalar Grubu’nun devamını, bu grup içindeki tümenlerin şimdilik yalnız 2.ve 15.Kolorduları oluşturmasını ve Grup  Komutanlığı’nın 16.Kolordu Komutanı Mustafa Kemal Bey tarafından yapılmasını, yüksek öneriniz üzerine uyarınca uygun gördüm.”

6 Eylül 1915 : Bulgaristan’ın Türkiye ve Almanya’nın yanında savaşa katılması.

14 Eylül 1915 :  Mustafa Kemal’in Bulgar Generali Petroff’un eşi Sultane Petroff’a Çanakkale’den Fransızca mektubu :”…Düşman kuvvetlerine karşı kendi istediğimiz şekilde karşı koyduk ve daha önce Arıburnu’nda benim karşımda hezimete uğrayan düşman kuvvetleri, aradan aylar geçtikten sonra bu defa da Anafartalar’da tam anlamıyla felç oldular. Generalimin, muhtemelen bunlardan haberi vardır; ama olan biteni doğrudan benden öğrenmesi, sanırım kendisini çok daha fazla memnun edecektir. General Hamilton’a ve Lord Kitchener’e ardı ardına bu başarıları elde etmeme vesile oldukları için teşekkür etmem gerektiğine inanıyorum.” Mustafa Kemal’in, 2.ve 15.Kolordu Komutanlarıyla Abdurrahman Bayırı’na gidişi.

20 Eylül 1915 :  Mustafa Kemal’in rahatsızlanması, Mareşal Liman von Sanders’in Anafartalar Grubu Karargahı’na gelerek, kendisine geçmiş olsun dileğinde bulunması, sonra özel doktorunu gönderişi.

23 Eylül 1915 :  Mustafa Kemal’in, – Almanya’nın İstanbul Elçiliği görevlilerinden- Dr.Ernest Jack’ı çadırında kabulü ve söyledikleri :”Tam manasıyla Ruslar gibi karaya tıkıldık. Ruslar çökmeye mahkumdurlar; çünkü Boğazları kapayarak onları Karadeniz’e tıkadım. Bu suretle, müttefiklerinden ayrı düşürdüm. Fakat biz de aynı sebep dolayısıyla yıkılmaya mahkumuz. Gerçekten biz, Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu sahillerine yerleşmiş bulunuyoruz; fakat herhangi bir okyanusa çıkmayı göze alamayız. Deniz kuvvetlerine sahip olmayan bir kara kuvveti olmak itibariyle biz, yarımadamızı, kara kuvvetlerini hiçbir tehdide uğramaksızın istediği sahile getirebilen deniz kuvvetlerine karşı savunmaya asla muktedir olamayacağız.” (Atatürk, bu görüşmenin yapıldığı günlerde rahatsızlığı nedeniyle çadırında istirahat etmektedir. Ernest Jack, hatıralarında şu bilgileri vermektedir :”Mustafa Kemal Bey ağır surette hastaydı ve bu yüzden kendisini ziyaret için çadırına gittim. Malarya (sıtma)’ya tekrar yakalanmıştı. O kadar zayıflamıştı ki, ilkin tanıyamadım. Bununla beraber ateşli tabiatı, evvelce sık sık yaptığımız bütün gece devam eden çok sevdiği görüşmeler gibi, bizi, siyasi bir tartışmaya daldırdı.”

24 Eylül 1915 :  Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın beraberinde Başkomutanlık Vekaleti Harekat Şubesi Müdürü Yarbay İsmet (İnönü) Bey olduğu halde Gelibolu’ya gelişi.

26 Eylül 1915 :  Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın sabahleyin Kuzey Grubu Karagahı’na gidişi, daha sonra -Anafartalar Grubu cephesine ait- Conkbayırı’nı gezdikten sonra Gelibolu’da 5.Ordu karargahı’na dönüşü (Enver Paşa, bu inceleme gezisinde Anafartalar Grubu Karargahı’na uğramamıştır.)

27 Eylül 1915 : Mustafa Kemal’in, 5.Ordu Komutanı Mareşal Liman von Sanders’e Anafartalar Grubu Komutanlığı’ndan affını isteyen yazısı :”…Geçenlerde Ekselansları Başkomutan, Kuzey, Güney ve Asya Gruplarını ziyaretiyle gereği gibi onurlandırmıştır; ancak Anafartalar Grubu’nun varlığını tanımak istememekle, bizi ziyaretinin onurundan mahrum kılmıştır. …Ekselansları Başkomutan’ın şahsıma karşı beslediği duygular böylece bilinirken, orduda aynı koşullar altında hizmet vermem benim için imkansızdır. Siz Ekselanslarından beni şu andan itibaren Grup Komutanlığı’ndan istifa etmiş  ve şahsımla ilgili daha sonraki işlemleri tayin etme lütfunda bulunmanızı rica etmek onurunu taşımaktayım.”

30 Eylül 1915 :  5.Ordu Komutanı Mareşal Liman von Sanders’in Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya Mustafa Kemal’in Anafartalar Grubu Komutanlığı’ndan affını isteyen dilekçe vermiş olduğunu, ancak kabul edilmemesini isteyen yazısı :”…Bu dilekçeyi destekleyemem. Çünkü Mustafa Kemal Bey’i vatanın bu büyük savaşta hizmetlerine muhakkak surette muhtaç olduğu, çok müstesna kabiliyetli, yetkili ve cesur bir subay olarak tanıdım ve takdir ettim. …Şimdilik ilişikte takdim etmediğim ayrılma dilekçesini, Ekselansınızın, güvenini belirtmek suretiyle reddetmek lütfunda bulunmalarını rica ediyorum.”

EKİM 1915

11 Ekim 1915 : Gelibolu Yarımadası’nın İtilaf Devletleri’nce boşaltılmasının ilk kez söz konusu oluşu.

17 Ekim 1915 :  Çanakkale bölgesinde General Hamilton’un komutayı General Birdwood’a devrederek cepheden ayrılışı.

26 Ekim 1915 : Mustafa Kemal’in, Başkomutanlık Vekaleti’nce 9.,11.ve 12.Tümenlerin birleşmesinden oluşacak 16.Kolordu komutanlığına atanması ve Kolordu Komutanı yetkisiyle “Anafartalar Grubu”nu yönetmekle görevlendirilmesi.

30 Ekim 1915 :  Turquoise isimli Fransız denizaltı gemisinin esir edilmesi.

31 Ekim 1915 :  Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın, beraberinde Ahmet İzzet Paşa, Yarbay Feldmann ve Başyaver Kazım (Orbay) Bey olmak üzere Anafartalar Grubu Karargahı’nı ziyareti, Atatürk’le görüşmesi, daha sonra at üzerinde İsmailoğlu Tepesi’ne gidilmesi.

KASIM 1915

3 Kasım 1915 : İstanbul’dan Gelibolu’ya gelen Ayan ve Mebusan Heyeti’nin Anafartalar Grubu karargahı’na giderek Mustafa Kemal’i ziyareti ve beraber cepheyi gezmeleri.

6 Kasım 1915 : Çanakkale’den geçerek Marmara’ya girmiş olan E-20 İngiliz denizaltı gemisinin esir edilmesi.

7 Kasım 1915 : İngiliz Harp Kabinesi’nin Çanakkale’yi boşaltma kararı.

10 Kasım 1915 : Fransız denizaltı gemisi Turquoise’a Enver Paşa’nın katıldığı bir törenle “Müstecip Onbaşı” adının verilmesi.

ARALIK 1915

5 Aralık 1915 :  Mareşal Liman von Sanders’in Anafartalar Grubu Karargahı’na gelişi ve Mustafa Kemal’e, beraberinde getirdiği hava değişimi izin yazısını vermesi.

6 Aralık 1915 : İtilaf Güçlerinin Gelibolu Yarımadası’nı boşaltma hazırlıkları.

8 Aralık 1915 : Fethi (Okyar), Dr.Bahattin Şakir ve Dr.Tevfik Rüştü (Aras) Bey’lerin akşam Atatürk’ün misafiri olarak Anafartalar Grubu Karargahı’na gelişleri. Atatürk’ün aldığı hava değişimi izni üzerine Anafartalar Grubu Komutan Vekilliğine atanan Fevzi (Çakmak) Paşa’nın Anafartalar Grubu Karargahı’na gelişi.

10 Aralık 1915 : Atatürk’ün -beraberinde misafirleri Fethi (Okyar), Bahattin Şakir ve Tevfik Rüştü (Aras) Bey’ler olmak üzere  Çanakkale’den İstanbul’a hareketi. (Atatürk İstanbul’a dönüşünü takiben Çanakkale’den izinli olarak ayrılış sebebini Salih (Bozok) Bey’e şöyle anlatmıştır :”Ben düşmanın çekileceğini anladığım için bir taarruz yapılmasını teklif etmiştim. Fakat benim bu teklifimi kabul etmediler. Bundan dolayı canım sıkıldı. Çok da yorgun olduğum için izin alarak İstanbul’a geldim. Eğer ben orada iken düşman şimdiki gibi çekilmiş olsaydı, herhalde daha çok sıkılacaktım. Burada bulunmuşluğum benim için bir talih eseridir.)

11 Aralık 1915 :  Mustafa Kemal’in Çanakkale’den İstanbul’a gelişi

19-20 Aralık 1915 :  İtilaf Güçlerinin, işgal ettikleri siperleri boşaltarak gece Anafartalar, Arıburnu bölgesinden gizli olarak çekilmeleri (Bu bölgedeki boşaltma son günlerde mevcut sisten de yararlanılarak gizli olarak yapılmakta idi. Ancak birlik ve malzemelerin büyük kısmını kapsayan boşaltma bu gece gerçekleştirilmiştir. İngilizler 8/9 Ocak 1916 gecesi de Seddülbahir bölgesinden çekilmişlerdir.)

1916
8-9 Ocak 1916 :  Müttefiklerin Seddülbahir’i boşaltmaları

9 Ocak 1916 : 5.Ordu Komutanı Mareşal Liman von Sanders’in -İngilizlerin Gelibolu yarımadasından çekilip gitmeleri üzerine- sabah 8.45’de Alçıtepe’den Başkomutanlık Vekaleti’ne telgrafı :”Tanrı’ya şükür Gelibolu yarımadası tamamen düşmandan temizlenmiştir. Diğer ayrıntılar ayrıca sunulacaktır.”

18 Ocak 1916 :  5.Ordu Karargahı’nın, Müttefiklerin Gelibolu yarımadasını boşaltmaları üzerine Çanakkale’den Lüleburgaz’a alınması.

1 Şubat 1916 : Atatürk’e Anafartalar Grubu Komutanlığı döneminde gösterdiği üstün başarıları nedeniyle “İkinci Rütbe’den Osmanlı Nişanı” verilmesi.

Mehmet Esat Bülkat

Mehmet Esat Bülkat veya Esat Paşa (d. 18 Ekim 1862, Yanya – ö. 2 Kasım 1952 İstanbul) Balkan Savaşları sırasında Yanya’da gösterdiği savunma ve direnişi ile tanınan Esat Paşa, Çanakkale Savaşı’nda büyük başarı göstermiş; düşman kuvvetlerinin boğazı geçip İstanbul’a varmasını önleyen komutanlardan biri olmuştur.

Hayatı

1862’de Yanya’da dünyaya geldi. Babası, Yanya belediye başkanlarından Mehmet Emin Efendi’dir.

1890’da kurmay yüzbaşı olarak Erkan-ı Harbiye Mektebini bitirdi. Aynı yıl Almanya’ya giderek burada askeri görevlerde bulundu. Temmuz 1893’de Kıdemli Yüzbaşı olarak İstanbul’a döndü. 5 Kasım 1893’de Binbaşı oldu ve Osmanlı Ordusu’nu düzenlemekle görevli Goltz Paşa’nın yardımcılığına atandı.

Osmanlı-Yunan Savaşı çıkınca 18 Nisan 1897’de Yanya Kolordusu Kurmay Başkanlığı’na atandı. Burada gösterdiği başarıdan dolayı 31 Ocak 1898’de rütbesi Albaylığa yükseldi.

1899’da Harbiye Mektebinin ders nazırlığına, daha sonra da kurmay başkanlığına atandı. Harbiye mektebindeki hizmetlerinden dolayı 27 Kasım 1902’de Mirlivalığa ve 17 Ocak 1906’da Ferikliğe yükseltildi.

15 Temmuz 1907’de Selanik’teki 3. Ordu Komutan Yardımcılığına getirildi. 1908 devrimiyle yönetime gelenler, daha önce çok çabuk ilerleyenlerin rütbelerini 1909’da Tasfiye-i Rütep kanunuyla geri alınınca rütbesi Mirlivalığa indirildi.

1911’de Gelibolu’da 5. Nizamiye Tümeni, çok geçmeden de Tekirdağ’da 2. Kolordu ve 12 Temmuz 1911’de İşkodra Müretteb Kuvvetleri Komutanlığına atandı.

İtalya’nın savaş ilan etmesi üzerine 16 Eylül 1911’de Yanya Bağımsız Tümen Komutanı ve seferberlik projesi gereği olarak 10 Ekim 1911’de Yanya Kolordusu komutanı oldu. Balkan Savaşları’nda 5 Mart 1913’e kadar Yanya ve civarını üstün düşman kuvvetlerine karşı savunarak büyük bir kahramanlık gösterdi.

16 Ocak 1913’de Tekirdağ’da 3. Kolordu Komutanlığına ve I. Dünya Savaşı’nda Gelibolu Yarımadasında 3. Kolordu ve Arıburnu Kuzey Grubu Komutanlığına atandı. Burada Çanakkale Boğazı’nın kilidi sayılan Conkbayırı’nı düşman kuvvetlerine karşı büyük fedakarlıklara katlanarak savundu. Çanakkale’deki hizmetlerine ödül olarak 15 Eylül 1915’de rütbesi tekrar Ferikliğe yükseltildi.

Goltz Paşanın Bağdat Komutanlığı’na gitmesi üzerine 3 Kasım’da 1. Ordu Komutanlığına atandı. Almanya’nın Doğu ve Batı cephelerini görmek üzere 1917’de Berlin’e gitti ve burada incelemelerde bulundu.

Yurda dönünce 21 Şubat 1918’de Bandırma’da 5. Ordu Komutanlığı’na ve 22 Haziran’da Batum’da 3. Ordu Komutanlığı’na atandı. Bundan sonra 2. Ordu Genel Müfettişliği’nden 22 Kasım 1919’da emekliğe ayrıldı. Hulusi Salih Paşa kabinesinde Bahriye Nazırlığı görevinde bulundu.

“Çanakkale Hatıraları” (4 cilt) ve “1912-1913 Balkan Harbi” adlı iki eseri vardır.

2 Kasım 1952’de İstanbul’da hayatını yitirdi. Karacaahmet Mezarlığı’na gömüldü.

Çanakkale Savaşı’ndaki Rolü

25 Nisan 1915‘de İngiliz ve Fransız birliklerinin Seddülbahir Cephesi ve Arıburnu Cephesini açmalarıyla Çanakkale Kara Savaşları başlamış oldu. Haziran ayına kadar süren saldırılar Türk kuvvetleri tarafından karşılandı ve düşmanın geri çekilmesi sağlandı. Bunun üzerine tekrar saldırı kararı alan İtilaf Kuvvetleri haziran ve Temmuz ayı boyunca Türk mevkilerini sürekli ateş ve bombardıman altında tuttular.

Bu sırada Gelibolu’daki savunma hattı iki kısma ayrılmıştı. Esat Paşa Arıburun Kuzey Grubu komutanı olarak, kardeşi Vehip Paşa da Güney Grubu Komutanı sıfatıyla düşmanın kuvvetli saldırılarına karşı direniş göstermekte idi. Kuzey Grubu komutanı Esat Paşa Haziran ve Temmuz aylarında İngiliz ve Fransız birliklerinin Arıburnu’na yaptıkları taarruzlar karşısında zor şartlar altında düşmanı karşılamış ve geri püskürtmüştür.

Bundan sonra Ağustos ayında düşman kuvvetleri Conkbayırı denen mevkii üzerine harekete geçmiş ve burayı ele geçirmek için hazırlıklara başlamıştır. 6 Ağustos’ta başlayan düşman taarruzu Conkbayırı’nı korumakla görevli Esat Paşa emrindeki Türk kuvvetleri tarafından karşılanmış ve düşman yenilgiye uğratılmıştır .

Ağustos sonuna kadar devam eden savaşlar sonunda İtilaf Kuvvetleri mevki yönünden çok önemli olan Conkbayırı’nı ele geçirememiş ve Çanakkale’den geçerek İstanbul’u işgal etme emelleri suya düşmüştür. Özellikle Conkbayırı savaşlarında büyük kahramanlık gösteren Esat Paşa, Mustafa Kemal Atatürk’ün de bu bölgede Anafartalar Cephesi’nde zafer kazanmasında büyük paya sahiptir. Çünkü Mustafa Kemal’in Anafartalar Kumandanlığına atanmasını sağlamış ve onun burada yeteneğinin görülmesi ve dünyaca tanınan bir asker olması bu sayede mümkün olmuştur. Esat Paşa, İtilaf Kuvvetlerinin Çanakkale Boğazını geçerek İstanbul’a gelmesini önleyen üç önemli kumandandan biri olarak ortaya çıkmaktadır. Diğer iki kişi, Çanakkale Müstahkem Mevki komutanı Cevat Paşa ve Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Paşa’dır.

HMS E20

HMS E20,  E sınıfı denizaltılara mensup, Birleşik Krallık’a ait bir denizaltı. Vickers Limited tarafından inşasına 25 Kasım 1914’te, Barrow-in-Furness’ta başlanıldı ve 30 Ağustos 1915 tarihinde inşası tamamlandı. Çanakkale Savaşı’ndaki denizaltı harekâtlarına katılan E20, 6 Kasım 1915 günü uğradığı torpido saldırı sonucu battı.

Hizmet geçmişi

İnşasının tamamlanmasının ardından E20, I. Dünya Savaşı’nın bir parçası olan Çanakkale Savaşı’na katılmak için, Ön Yüzbaşı Clyfford Warren komutası altında 21 Ekim 1915 günü üsten Marmara Denizi’nde devriye göreviyle ayrıldı. Ancak Osmanlı Donanması tarafından teslim alınan Fransız denizaltısı Turquoise’ın ele geçen belgelerinden bu denizaltının E20 ile Marmara Denizi’nde buluşma tarih ve koordinatları öğrenilmişti. Alman denizaltısı UB-14’e, İngiliz denizaltısını batırma görevi verildi. Bir gambot eşliğinde hareket eden UB-14, Taşoz ve Durak Reis gambotlarından 27 Ekim’de suda torpido izleri saptandığı raporlarını aldı. Bu torpidoların E20’ye ait olduğu düşünüldü. Buluşma bölgesinde dalıp bekleyen denizaltı, 6 Kasım 1915 günü saat 16:00’da E20’yi 5 mil kuzeyinde tespit etti. Saat 16:20’de taarruz manevralarına başlayıp, 1.200 metre kadar yaklaştı. Burada periskobunu sürdü ve yaklaşarak 500 metreden bir torpido gönderdi. E20, saat 17:16’da vuruldu ve hemen battı. 21 kişi yaşamlarını yitirirken, kaptanın da aralarında olduğu 3 subay ve 6 er UB-14 tarafından kurtarıldı.

 

HMS H1

HMS H1,  H sınıfına mensup, Birleşik Krallık’a ait bir denizaltı. Canadian Vickers tarafından inşasına Montreal’da başlanıldı ve Nisan 1915’te inşası tamamlandı.

İnşasının ardından, I. Dünya Savaşı’nın bir parçası olan Çanakkale Savaşı kapsamında düzenlenen denizaltı harekâtlarına katılma amacıyla, Haziran 1915’te H2, H3 ve H4 ile birlikte bölgeye hareket etti. Kendilerine Calgarian adlı silahlandırılmış ticaret gemisinin eşlik ettiği bu dört denizaltı, bu seyahatleriyle birlikte, kendi güçleriyle Atlas Okyanusu’nu geçen ilk denizaltılar oldu. Yüzbaşı W. B. Pirie komutasındaki H1, 2 Ekim 1915 günü ilk seferine çıktı ve sahil bataryaları tarafından tespit edilmesine karşın Marmara Denizi’ne hasarsız ulaştı. 5 Ekim’de Karaburun-Surluköy arasında üç küçük tekneyi, Mudanya açıklarında ise Edremit gemisini torpilleyerek batırdı. Güverte hizasına kadar sulara gömülen gemi daha sonra bakıma alınarak yüzdürülmüştü. İngiliz E12 ile zaman zaman buluşan denizaltı Taşköprü gambotuna saldırdılar. İki saatten uzun süren topçu düellosunda gambotun kullandığı 200 top mermisinden yarısı patlamadı. 20 Ekim’de Şarköy açıklarında 5. Ordu erzak ikmalini boşaltmakta olan Plevne, Gelibolu ve Hanefi ile demir üstündeki mayın döşeyici İntibah’a saldırıldı. Plevne ve Hanefi torpido atışlarıyla batırıldı. Gelibolu’ya atılan torpido ise isabetsizdi. 27 Ekim’de Marmara Adası açıklarında torpido bot Berk Efşan ve Didavendigar’a yapılan saldırılar sonuçsuz kaldı. Ertesi gün İngiliz E20 ile birlikte Hüdavendigâr’la yeniden karşılaştı. Bu kez torpido bot pruvadan hafif hasar gördü. Denizaltı 31 Ekim’de üsse döndü.

16 Nisan 1918’de Kotor açıklarında, yanlışlıkla İtalyan denizaltısı H5’i batırdı.  7 Mart 1921’de, Malta’da satıldı.

HMS E7

HMS E7,  E sınıfına mensup, Birleşik Krallık’a ait bir denizaltı. Kraliyet Donanması tarafından inşasına 2 Ekim 1913’te, Chatham Tersanesi’nde başlanıldı ve 14 Mart 1914 tarihinde inşası tamamlandı.

Hizmet geçmişi

Denizaltının ilk göreve çıkışı 16 Mart 1914 günüdür. Denizaltının katıldığı ilk harekat Helgoland Körfezi’ne E5, D2 ve D3 ile çıkılan ikinci devriye seferidir. Devriye görevinden 18 Ağustos 1914 tarihinde dönülmüştür. Denizaltı daha sonra Çanakkale Cephesi’nde görevlendirilmiştir.

İlk seferi

Ön Yüzbaşı Cochrane komutasında 30 Haziran 1915’te, I. Dünya Savaşı’nın bir parçası olan Çanakkale Savaşı kapsamında düzenlenen denizaltı harekâtlarına katılmak için ilk seferine çıkan denizaltı saat 03:50’de Seddülbahir’deki İlyas Burnu’nu geçmiş dalışa geçerek saat 07:20’de Nara Burnu’na ulaşmıştır. Öğle saatlerinde yüzeye çıktığında Aydın Reis gambotu tarafından görüldü. Bunun üzerine dalarak gambotun saldırısından kurtulmuştur.

Bu arada mürettebat arasında dizanteri belirtileri görülmeye başlansa da buna karşın görevine devam etti.  2 Temmuz’da Bülbül römorkörünü, birkaç ufak tekne ve Ceylan-i Bahr yelkenlisini, mürettebatın boşaltılmasından sonra top ateşi ve top atışı ve patlayıcılarla batırdı. Bu sırada Aydın Reis’in görülmesi üzerine dalışa geçildi. Sonraki iki gün elektrik motorlarının arızalarını onarmak için hareketsiz kaldı. 6 Temmuz’da Mudanya İskelesi önünde Biga adlı gemi torpillenmeye çalışıldı. Ancak teknenin hareket etmesi üzerine torpil iskelede patlamıştır. atılan torpido, teknenin hareket etmesi nedeniyle iskelede patlamıştır. Akşam ise Mudanya açıklarında büyük bir gulet, tahrip kalıpları kullanılarak batırıldı.  7 Temmuz’da Marmara Ereğlisi açıklarında Nusrat vapuru ve römorkör bombalandı. Daha sonra Erdek Körfezi Karaburun yakınlarında İntizam’ın karaya oturması zorlandı. Sonraki iki gün İstanbul’a yaklaşmaya çalışan denizaltı, devriye gemileri nedeniyle bu girişimden vazgeçip 10 Temmuz’da Mudanya’ya dönüldü.

Yine 10 Temmuz’da Biga gemisine bir torpido atıldı. Tekne bu kez vurularak batırıldı.  11 Temmuz’da İstanbul açıklarına geldi. Galata Rıhtımı’nda Çanakkale’ye götürmek için kömür yükleyen gemilere, cephane yüklendiği düşünülerek bir torpido saldırısı yaptı; ancak isabet sağlayamadı. Daha sonra Zeytinburnu Barut Fabrikası ve İstanbul – İzmit demiryolu bombalanmak istendi. Fakat sahil topçusunun ateşe başlaması üzerine bölgeden ayrıldı. 24 Temmuz’da ise üsse dönmek üzere harekete geçti.

İkinci seferi

4 Eylül’de yine Cochrane komutasında ikinci seferine çıkan E7, Nara Burnu açıklarında 35 metre derinlikte denizaltı ağ engeline takıldı. Ağ şamandıralarının aşağı çekildiği iki motorlu gambot ve bir devriye botu tarafından saptanmıştı. Bu devriye gemileri, ağ şamandıralarının ağağı çekildiğini Çanakkale’deki donanma üssüne rapor ettiler. Kurtulmaya çalışırken iki mayın patlatıldı; ancak gemide ciddi bir hasar ortaya çıkmadı. Bu arada bataryalar zayıflıyordu. Öte yandan gerçekleşen patlamalar, su üstü gemilerine denizaltını tam konumunu vermişti. Ancak öğleden sonra bataryalar da zayıflamaya başlamıştı. O sırada Çanakkale’ye onarım için gelmiş olan Heino von Heimburg komutasındaki Alman UB-14’ten komutan ve mürettebattan iki kişi bir işkampavya ile saptanan noktaya geldiler ve denize patlayıcılar bıraktılar. Saat 19:30’da, 34 metrede patlayan patlayıcılar ardından denizaltı su yüzüne çıkarak teslim oldu. E7, Komutanı dahil 31 kişiden oluşan mürettebatı alındıktan sonra batırıldı.

Denizaltının battığı yer, 4 Nisan 1953 tarihinde batan Dumlupınar denizaltısının battığı noktanın 100 – 125 metre ilerisindedir.

SM UB-14

SM UB-14, Alman UB I tipi bir denizaltıdır. Almanların u-bot adını verdikleri bu denizaltılar, Alman İmparatorluğu Deniz Kuvvetleri olan Kaiserliche Marine’de I. Dünya Savaşı boyunca hizmet vermişlerdi. Bir dönem Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Donanması’nda da görev yapan denizaltının bu dönemdeki adı SM U-26 idi.

UB-14 1914 yılının Ekim ayında, Bremen’deki AG Weser tersanesinden satın alındı ve aynı yılın Kasım ayında denize indirildi. 28 metre uzunlukta olup, su altı ve su üstündeki deplasmanları sırasıyla 127 ve 141 tondu. Silah olarak pruvasında ikişer adet 450 mm’lik torpido tüpü ve torpido vardı. Ayrıca güvertede bir adet 8 mm’lik makineli tüfek bulunmaktaydı. UB-14 parçalara ayrılarak trene yüklenmiş ve Avusturya’nın Pula Limanı’na getirilerek burada yeniden monte edilmişti. Burada denize indirildi ve 1915 yılı Mart ayında UB-14 olarak Alman İmparatorluğu Deniz Kuvvetleri’nde (Kaiserliche Marine), Üsteğmen Heino von Heimburg komutasında göreve başladı. Ancak Almanya ve İtalya henüz savaşa girmediğinden denizaltı kağıt üstünde Avusturya-Macaristan Donanması emrinde tutuldu. Alman komutan ve mürettebat gemide kaldı ve Alman Donanması’nın Pola Filotillası’nda görev yaptı.

Adriyatik’deki ilk devriye görevinde, İtalyan zırhlı kruvazörü Amalfi’yi 7 Temmuz 1915’te torpilleyerek batırdı. Aldığı emir üzerine İstanbul Filotillası’na katılmaya giderken Ege Denizi’nde İngiliz yolcu gemisi Royal Edward’a rastlayan denizaltı, bu gemiyi torpilleyip batırdı. Kısa süre sonra taarruz ettiği Southland’e ağır hasar verirken, önemli sayıda can kaybına yol açtı. Bu üç başarılı saldırı, I. Dünya Savaşı sırasında u-botların batırdığı ya da ağır hasar verdiği büyüklüklüklerine göre gemiler sıralamasında üst sıralarda yer almaktadır.

İstanbul Filotillası’na katılan UB-14, 1915 yılı Kasım ayında Marmara Denizi’nde İngiliz denizaltısı E20’yi batırdıktan sonra Karadeniz’de devriye görevi yapmakla görevlendirildi. Karadeniz’deki bu görev UB-14 için verimli geçmedi. Savaşın sonuna kadar kaldığı bu görevde sadece üç gemi batırdı. Savaş sona erdiğinde Sivastopol’da silahsızlandırılmasının ardından, 1918 yılının Kasım ayında şehirden kaçmanın bir yolunu buldu. Daha sonra Malta’da terk edildi. Enkazı dalgıçlar tarafından bulundu ve pervanesindeki işaretler sayesinde geminin kimliği tespit edilebildi. UB-14, daha sonra 1920 yılında hurdaya çıkarıldı.

UB-14 kariyeri boyunca 22 devriye görevine çıkmış olup 1-24 Temmuz 1915 tarihleri arasında Pola Filotillası’nda, 24 Temmuz 1915-11 Kasım 1918 tarihleri arasında ise İstanbul Filotillası’nda görev yaptı. Bu görevler boyunca toplam 14.335 tonluk beş gemi (Amalfi, Royal Edward, Katja, Apscheron, Karasuda) ve bir denizaltı (E20) batırdı, bir gemiye de (Southland) ağır hasar verdi.

Tasarım ve yapımı

I. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Alman kuvvetlerinin Kuzey Denizi’nin Fransa sahilleri boyunca ilerlemelerinin ardından Alman İmparatorluk Donanması, elindeki denizaltıların Flandre açıklarındaki sığ ve dar girintilere uygun olmadığını görmüştü.  Bu eksikliği gidermek için Proje 34 olarak tanımlanan bir proje, 1914 yılı Ağustos ayı ortalarında uygulamaya konuldu. Proje, demir yoluyla parçalar halinde operasyon limanına taşınabilecek ve orada kısa sürede monte edilebilecek görece küçük bir seri denizaltı (UB I olarak sınıflandırılmıştı) üretme girişimiydi. Bu tip denizaltıların demir yoluyla taşınabilir olmasının istenmesi, büyüklükleri yönünden sınırlama getiriyordu. Bu sınırlamalara göre üretilen denizaltılar 28 metre boyunda ve 125 ton civarında olmalıydı. Ayrıca iki torpido tüpü gibi bir sınırlama da vardı.

UB-14, UB-9 ve UB-15 ile birlikte, planlamanın başlamasından iki ay sonra Bremen’deki AG Weser tersanesine 15 Ekim 1914 tarihinde sipariş edildi. Bu üç denizaltı, bu seriden üretilmesi planlanan yedi denizaltı içindeydi.  UB-14, bu sipariş üzerine 9 Kasım’da kızağa kondu.  27,89 metre boyunda, 3,20 metre genişliğinde ve 3 metre yükseklikte inşa edilecekti. Motorlar ise su üstünde hareket için bir Körting dört silindirli 60 beygir gücünde dizel motor, su altında hareket için ise 120 beygir gücünde bir elektrik motoru şeklindeydi ve her iki motor da tek bir pervane şaftına bağlıydı.  Dizel motorun su üstünde sağladığı azami hız 7,45 knot, elektrik motorunun su altında sağladığı azami hız ise 6,24 knottu.  Denizaltının menzili ortalama hızlarla su üstünde 1.500, su altında ise bataryaların olanak vereceği menzil 45 deniz miliydi.  UB I sınıfı tüm denizaltılarda olduğu gibi UB-14’ün de dalabileceği azamî derinlik 50 metre olup, bu derinliğe 33 saniyede inebilirdi.  450 mm çapında iki torpido taşıyan ve iki torpido tüpü bulunduran UB-14’ün, güvertesinde ise 8 mm’lik bir makineli tüfek bulunmaktaydı.  Mürettebat standart olarak bir subay ve 13 erdi.

Denize indirilişi ve göreve alınışı

UB I tipindeki denizaltıların büyük çoğunluğu demir yoluyla görev yapacakları limanlara taşındı, orada monte edilip denize indirildi ve test edildi. Her denizaltı, ortalama on beş parça halinde sekiz vagona yükleniyordu. Bu tip denizaltıları demir yoluyla nakletmek, bazı parçaların yolda hasar görmesine de neden olmuştu. UB I’lerin ulaştıkları limandaki montaj işlemleri genellikle iki ya da üç haftayı almaktaydı. Monte edilmelerinin ardından denizaltılar, bu limanlarda operasyonlara katıldılar. Ancak UB-14, bu serinin kullanılmasının amaçlandığı denizler dışında görevlendirilmiş bir modeldi. Sayıca az denizaltıya sahip olan Avusturya-Macaristan Donanması’nı bu yönden desteklemek için Almanya, aralarında UB-14’ün de bulunduğu bazı UB I tipi denizaltıları demir yoluyla Pula Limanı’na gönderdi.

İtalya Krallığı, İtilaf Devletleri yanında savaşa girip Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na savaş ilan ettikten sonra dahi, Adriyatik Denizi’nde Avusturya Donanması duruma hâkimdi. Fransız Donanması’na bağlı gemiler Otranto’dan Adriyatik’e girmemeyi, ablukada kalmayı tercih ediyorlardı.  Ancak Avusturya Donanması’nda az sayıda denizaltı bulunması, Almanya’nın denizaltı yönünden bölgeyi desteklemeye karar vermesinde etkili oldu.  Mayıs ayından itibaren küçük denizaltılar demir yoluyla, büyükler ise Atlantik üzerinden Pula Limanı’na gönderildi.

UB-14’ün ise 23 Mart 1915 tarihinde denize indirildiği  ve Alman İmparatorluğu Donanması’nda SM UB-14 adıyla görevlendirildiği birçok kaynakta yer almaktadır. Aynı kaynaklar denizaltı komutanlığına, ilk kez 25 yaşında bir subayın, Üsteğmen Heino von Heimburg’un atandığını kaydetmektedir.  Ancak söz konusu bu kaynaklarda UB-14’ün Mart-Haziran başları arasındaki faaliyetleri hakkında bilgi yoktur. Bu kaynaklara göre denizaltı, demir yolu üzerinden Avusturya’nın Adriyatik’teki deniz üssü olan Pula Limanı’na nakledilmiş ve buraya 12 Haziran’da ulaşmıştı. UB-14 tren üstündeyken von Heimburg ve gemi mürettebatı yine Pula’daki UB-15’e atandı. UB-15 geçici olarak Alman Donanması’ndaydı, daha sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Donanması’na U-11 olarak katılacaktı.  Von Heimburg, Alman mürettebatı ve bu sularda onlara rehberlik eden bir Avusturyalı subayla birlikte  UB-11’le deneyim kazandılar. Denizaltının ilk seferinde bir İtalyan denizaltısı olan Medusa’yı 1 Haziran 1915 günü batırdılar. UB-15, 14  veya 16 Haziran’da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Deniz Kuvvetlerine devredildi. Von Heimburg ve mürettebatı 21 Haziran’da, montajı tamamlanmak üzere olan UB-14’ü teslim aldılar.

I. Dünya Savaşı 1914’ün Ağustos ayında başlayınca İtalya, İtilaf Devletleri’ne savaş ilan eden Üçlü İttifak’a katılmayı kabul etmeyerek tarafsız kalmayı tercih etmişti. Fakat Birleşik Krallık ve Fransa’nın baskılarıyla tutumunu değiştirdi. Savaştan sonrası için vaad edilen toprak kazanımları hesabıyla 26 Nisan’da Londra Paktı’nı imzaladı. Bu antlaşmayla İtalya Üçlü İttifak’a katılmamayı, tersine savaş ilan etmeyi kabul etmişti. İlk başta sadece Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na savaş ilan edildi, çünkü Almanya ile İtalya’nın savaşı gerektirecek bir durumu yoktu. Bu durumda Adriyatik’te ve Akdeniz’de görev yapan tüm Alman denizaltıları Avusturya-Macaristan Donanması’na devredilerek bu bayrağı kullanmaya başladılar. Bu durum özellikle İtalyan gemilerine saldıracakları zaman için geçerliydi. UB-14’ün adı da U-26 olarak değiştirildi. Gerçekte ise hâlen tümüyle Alman denizaltısıydı.

Montajı tamamlanan UB-14, 1 Temmuz’da Alman Pola Filotillası’na katıldı ve kısa süre sonra ilk devriye görevine çıktı.  Bir süredir Venedik’te bulunan İtalyan zırhlı kruvazörlerine, İtalyan sahillerine karşı olası Avusturya saldırılarını yıldırmak için 6-7 Temmuz gecesinde bir cebri keşif görevi verilmiştir. Buna göre gerek görülürse, düşmanın gücünü ve kararlılığını anlamak için çatışmaya da girilecekti.  İtalyan kuvvetleri 7 Temmuz sabahının erken saatlerinde geri çekilirken, UB-14 Venedik’in yaklaşık olarak 20 deniz mili açığında bulunuyordu. Şafakta İtalyan zırhlı kruvazörü Amalfi’nin rotası UB-14’ün taarruz menzili içine düştü ve denizaltı tarafından torpillendi. Amalfi kısa sürede iskele tarafına yan yatmaya başladı ve 30 dakika içinde, mürettebatından 67 kişiyle birlikte battı. Bu sırada UB-14 de herhangi bir şekilde hasar görmeden o çevreden uzaklaşmıştı. Diğer taraftan Amalfi, 10.118 tonluk bir gemi olarak, I. Dünya Savaşı sırasında u-botlar tarafından batırılan büyük gemilerden biri oldu.

Ege Denizi

Enver Paşa ve diğer Osmanlı liderleri, Gelibolu Yarımadası ve Çanakkale Boğazı girişi açıklarında Osmanlı mevzilerini top ateşine tutan Birleşik Filo’ya karşı, müttefikleri Almanya ve Avusturya’dan denizaltı gönderilmesini talep etmişti.  Alman Yüksek Komutanlığı bu isteğe olumlu yanıt verirken; UB-14’e, İstanbul’da teşkil edilen İstanbul Filotillası’na katılmasını emretti. Böylece UB-14; UB-7, UB-8, UC-15, UC-15 ve U-21 ile aynı birliğe katıldı. Denizaltının menzili yakıt ikmali yapabileceği ilk liman olan Bodrum’a kadar bile uzanmadığından Pula Limanı’ndan bir Avusturya destroyerinin yedeğinde olarak 15 Temmuz 1915 günü hareket etti.  Girit açıklarında jiroskopta ve özellikle motorda ortaya çıkan arıza, denizaltıyı hareketsiz bıraktı.  Ancak gemideki teknik ekip tarafından geçici olarak onarım yapılmasının ardından, bu şekilde 24 Temmuz’da Bodrum Limanı’na yanaştı. Onarım için İstanbul’dan bir teknik ekip gönderilmesi gerekti. Bu ekip ve teknik donanımları demir yolu ve bir yerden sonra deve sırtında yolculuk ederek Bodrum’a ulaştılar. Denizaltı, onarımından sonra 13 Ağustos’da Bodrum Limanı’ndan Çanakkale’ye gitmek üzere İstanbul’a gitmek üzere denize açıldı.

İstanköy adasını geçtikten hemen sonra, On İki Ada’ya bağlı küçük bir ada olan Kandelioussa civarında von Heimburg bazı olası hedefler gördü. İlk belirlenen gemi, Gelibolu’dan İskenderiye’ye gitmekte olan bir İngiliz hastane gemisi Soudan’dı. Von Heimburg, geminin bir hastane gemisi olduğunu görünce hedef almaktan vazgeçmişti. Belirlediği ikinci gemi olan Kanada bandıralı transatlantik Royal Edward, asker nakli için kullanılmaktaydı. Üstelik refakatinde bir eskort yoktu. Royal Edward, İskenderiye’den Gelibolu’ya, Çanakkale Savaşı’nın kara harekâtlarının başlamasıyla birlikte çıkarılmış olan İngiliz 29. Tümen’ine takviye kuvvet taşımaktaydı. Gemide bir de sıhhiye grubu vardı. Von Heimburg, Kandelioussa’nın altı mil kadar batısında  iki torpidosundan birini bir deniz mili mesafeden ateşledi. Torpido, Royal Edward’ın kıç tarafında infilak etti  ve tekne, altı dakika içinde yolcuların büyük bir bölümüyle birlikte sulara gömüldü. Soudan ve diğer gemiler bazı kişileri kurtarmayı başarsa da can kayıpları yaşandı. James Wise ve Scott Baron’a göre gemi mürettebatı 220 kişi olup, yolcu olarak ise 31’i subay olmak üzere 1.336 asker vardı. Toplam 1.587 kişilik nüfusa sahip olan geminin batması sırasında 935 kişi hayatını kaybetmişti.  Ölenlerin sayısı A. J. Tennent’a göre 132,  Robert Hendrickson’a göre 1.386,  Martin Gilbert’e göre ise 1.865’ti.  Yakında bulunan iki Fransız muhribinden kurtulmaya çalışırken UB-14’ün pusulası yeniden arıza yaptı. Bu nedenle Bodrum Limanı’na dönmek zorunda kalan denizaltı, 15 Ağustos sabahı limana girdi. Diğer taraftan Royal Edward da 11.117 tonluk bir gemi olarak I. Dünya Savaşı sırasında u-botlar tarafından batırılan büyük gemiler arasında yer almaktadır.

UB-14, onarım tamamlandıktan sonra yeniden denize açıldı.  Bu yolculuk sırasında 2 Eylül sabahı saat 09:51’de Limni adasının yaklaşık olarak 30 deniz mili güney-güneybatısındaki Bozbaba adası yakınlarında askerî birlik yüklü bir gemi tespit etti. Von Heimburg, kalabalık bir ANZAK birliğini Gelibolu’ya taşıyan bir İngiliz yolcu gemisi olan Southland’e bir torpido saldırısında bulundu.  Torpido Southland’in sancak baş omuzluğunda infilak ederken, tekne derhal sancak tarafına yatmaya başladı. Güvertedekiler filikalarla gemiyi terk ederken, gönderilen ikinci torpido az farkla gemiyi ıskaladı. Civardaki İngiliz deniz uçağı taşıma gemisi olarak kullanılan Ben-my-Chree bölgeye geldi ve sudan yaklaşık 700 kişiyi kurtardı.  Hastane gemisi Neuralia da önemli sayıda askeri kurtarmıştır.  Southland’e, mürettebata yardım etmesi için 40 gönüllü çıkarıldı. Gemi, Ben-my-Chree’nin yedeğinde Limni sahiline kadar çekilerek batmaktan kurtarılırken olayda kırktan fazla kişi yaşamını yitirmiştir.  Gemi ağır hasar görmüş olmasına karşın onarıldı ve daha sonra yeniden hizmete alındı. UB-14’ün ilk hedefi gibi Southland de u-botlar tarafından vurulan büyük tonajlı gemiler arasında yer almaktadır.  Böylece von Heimburg komutasındaki denizaltı, Akdeniz’deki ilk üç saldırısında da yüksek tonajlı üç gemiden ikisini batırmayı, birine ise büyük hasar vermeyi başardı.

Southland saldırısının ardından UB-14’te de bir arıza baş gösterdi. İstanbul’a gitmeden önce Çanakkale Limanı’na yanaşan denizaltı, burada onarım gördü. Onarımdayken, 4 Eylül’de Çanakkale Boğazı’na giren İngiliz E7’nin Nara Burnu açıklarında denizaltı ağ engeline takılmış olduğu haberi geldi. Von Heimburg ve birkaç adamı, bir tekneyle denizaltının belirlendiği bölgeye, Türk denizcilerinin çabalarına yardımcı olmak üzere geldi. Ağa bağlı birkaç mayın patlatıldıysa da ağda kullanılan mayınlar sahile uzanan kablolara bağlı, elektrik gerilimiyle patlatılan cinsten olduğundan bundan bir sonuç elde edilemedi.  Bunun üzerine von Heimburg ve ekibi, bir metal sesiyle karşılaşana kadar suyu çekülle taradılar. Bunun üzerine, E7’nin saptanan yerinde suya su bombaları bırakıldı.  Bu su bombalarının yakında patlaması üzerine E7’nin komutanı yüzeye teslim olma emri verdi. Von Heimburg ve ekibi hızla bölgeden uzaklaşırken, Osmanlı sahil bataryaları da kaçmaya çalışan denizaltıya ateş açtılar. Birçok kaynakta E7’nin Osmanlı sahil bataryalarının ateşi sonucunda battığı ifade edilmektedir.

Karadeniz’de birinci görevlendirilişi

Çanakkale’de onarımı tamamlanan denizaltı, buradan İstanbul’a hareket etti. Daha sonra, 3 Ekim’de görevlendirildiği Karadeniz’de devriye görevine başladı.  Bu devriye görevi sırasında UB-14, Sivastopol’un yaklaşık 15 deniz mili kuzeybatısında Katja adlı 474 tonluk Rus gemisini 7 Ekim’de,  Rusya’nın bir deniz üssü ve tersane merkezi olan Herson’un 24 deniz mili güneyinde el konulmuş olan Belçika gemisi Apscheron’u 8 Ekim’de torpilledi. İstanbul’a 19 Ekim’de dönen UB-14, Karadeniz’deki ikinci seferi için hazırlandı. Ancak hazırlıkların tamamlanmasından kısa süre önce Karadeniz’den alınarak Marmara Denizi’nde görevlendirildi. Hazırlıkların 5 Kasım’da tamamlanmasının ardından denizaltı Marmara Denizi’ne açıldı.

Marmara

Marmara’daki görevi sırasında 30 Kasım’da limandayken, Çanakkale Boğazı’ndan Marmara’da operasyon yapmak için geçen Fransız Turquoise denizaltısının ele geçirilmiş olduğu haberi aldı. Fransız denizaltısı ve gemideki gizli belgeler mürettebat tarafından imha edilemeden ele geçirilmişti.  Üstelik Fransız komutan, denizaltının ele geçtiğini donanmaya rapor edememişti. Ele geçen belgelerde İngiliz denizaltısı E20 ile Turquoise’ın Marmara’da planlanan buluşma yeri ve tarihi belirtilmekteydi. Bu bilgiden yararlanmak üzere UB-14 buluşma noktasında (Tekirdağ açıkları) bir tuzak kurmak ve İngiliz denizaltısını imha etmekle görevlendirildi.  Denizaltı, yoldayken halen geçerli olan İngiliz şifresini kullanarak bir de radyo mesajı gönderdi.  Buluşma noktasına 6 Kasım 1915 günü ulaşan UB-14, E20’yi gördü ve periskop derinliğinde yaklaşarak 500 metreden saat 17:16’da bir torpido ateşledi.  İngiliz mürettebat torpidoyu fark ettiyse de önlem almak için yeterli zaman bulamadı.  Torpido, denizaltının kontrol kulesinde patladı ve denizaltıyı mürettebattan 21 kişiyle birlikte batırdı. UB-14 ise, denizden aralarında komutanlarının da olduğu dokuz kişiyi kurtardı.

Karadeniz’de ikinci görevlendirilişi

Kasım ayında von Heimburg UB-14’ün komutasından alınarak yerine Albrecht von Dewitz atansa da;  1916 yılının Şubat ayında yeniden göreve getirildi.  UB-14’ün Karadeniz’de Kasım 1915’ten Mayıs 1916’ya kadarki devriye görevlerinde herhangi bir zafer kaydı yoktu. Denizaltı, Haziran ayı başlarında İstanbul’a döndü.  Haziran’ın 17’sinde von Heimburg, yeni göreve alınacak olan UC-22’nin komutasını üstlenmek üzere Almanya’ya çağrıldı. UB-14’ün komutası ise Kurt Schwarz’a verildi. Bu görev, Schwarz’ın ilk u-bot komutanlığı olacaktı. Schwarz’ın komutayı devralmasından kısa süre sonra UB-14, Temmuz ayı Karadeniz seferi için denize açılan bir Osmanlı filosunda destek görevi aldı. Filoda Yavuz ve Midilli kruvazörleri de bulunmaktaydı. Sivastopol’daki Rus Donanması’nın girişebileceği bir karşı hareketi darbelemek için UB-14, Sivastopol açıklarında pusuya gönderildi. Rus filosu harekete geçtiğinde Schwarz, İmperatritsa Mariya adlı Rus zırhlısına bir torpido saldırısında bulundu. Ancak zırhlıyı koruma görevindeki muhripler tarafından bu saldırı atlatıldı.

Romanya’nın İtilaf Devletleri yanında 1916 yılı Ağustos ayında savaşa girmesinden sonra Alman orduları kısa sürede ülkeyi istila etmişti. Buna bağlı olarak Rus Amiralliği 1916 yılının ikinci yarısında tüm dikkatini Karadeniz’in batı tarafında yoğunlaştırdı. Diğer taraftan Alman denizaltıları, Karadeniz’de etkili olamıyordu.  Bu yüzden sınırsız denizaltı savaşının yeniden alevlendiği 1917 Şubat’ında, denizaltıların daha yoğun bir deniz trafiği olan Akdeniz’e kaydırılması tercih edildi.

28 Mayıs 1917’de, UB-14’ün başına Schwarz’ın yerine Ernst Ulrich tayin edildi.  Kısa süre sonra UB-14, bu yılın Karadeniz’deki ilk Alman devriye görevine çıktı. Bu seferi sırasında UB-14, 5 Haziran’da Poti’nin kuzeyinde 155 tonluk Rus gemisi Karasunda’yı torpilleyerek batırmayı başardı.  Bu başarı UB-14’ün son zaferi oldu.  Son komutan değişikliği ise 1918’in Mart ayında atanan Bodo Elleke ile gerçekleşti.

Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’nin 3 Mart 1918’de İttifak Devletleri’yle Brest Litovsk Barış Antlaşması’nı imzalamasıyla savaştan çekilmesinden kısa süre sonra İttifak güçleri Sivastopol Limanı’nı kuşattı ve bir müddet sonra işgal ettiler. UB-14, 11 Kasım’da savaşı sona erdiren ateşkes antlaşması imzalandığında Sivastopol’daydı. Sivastopol, 25 Kasım 1918’de İtilaf Devletleri’nin kontrolüne geçti. UB-14 ise 1919 yılının ilk aylarında Karadeniz’e kaçmayı başardı. Denizaltı, daha sonraları Malta’da terk edilmiş olarak suda bulundu. Dalgıçlar tarafından pervanesindeki işaretlerden UB-14 olarak tanımlandı.

 

HMS E12

HMS E12,  E sınıfı denizaltılara mensup, Birleşik Krallık’a ait bir denizaltı. Kraliyet Donanması tarafından inşasına 5 Eylül 1914’te, Chatham Tersanesi’nde başlanıldı ve 14 Ekim 1914 tarihinde inşası tamamlandı.

Hizmet geçmişi

Ön Yüzbaşı K. Bruce komutasındaki E12, I. Dünya Savaşı’nın bir parçası olan Çanakkale Savaşı’ndaki denizaltı harekâtlarına katıldı. Bu bağlamda 19 Haziran 1915’te Çanakkale Boğazı’ndaki ilk seferine çıktı. 22 Haziran’da, Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığının acil mühimmat talebini Çanakkale’ye götüren Peyk-i Şevket kruvazörünü Tekirdağ açıklarında saptadı. Ancak elektrik motorları sorun çıkardığı, su altında manevra yapılamayacağı için izlemekten vazgeçti. 24 Haziran’da sülfür yüklü bir nakliye gemisini batırdı. 25 Haziran’da Haliç 1 römorkörü durduruldu; ancak mürettebatın ateş açması üzerine denizaltı geri çekildi ve Haliç 1’i top ateşiyle batırdı. Mürettebattan ise sadece iki kişi sağ kurtulabilmişti. Daha sonra Haliç 3’e ateş açıldı. Üç isabet alan gemi karaya oturdu. Bu arada yakın sahil topçusunun ateşe başlamasıyla E12 çekildi. Denizaltı, 28 Haziran’da üsse döndü.

Denizaltının ikinci seferi 16 Eylül 1915 gecesi başlatıldı. Sabahın ileri saatlerinde Saltık Limanı’nda demir üstündeki Avusturya gemisi Bitinia’ya torpido saldırısı yapıldı. Tekne battı, ancak daha sonra kurtarılarak İstanbul’a çekildi. 21 Eylül’de erzak ve canlı hayvan yüklü Kesendire nakliye gemisini Kurşunlu açıklarında top ateşi açarak durdurdu. Mürettebatın gemiyi terk etmesini sağladı ve top ateşiyle gemiyi batırdı. Aynı gün Bandırma açıklarında altı küçük çektirmeyi batırmayı başardı. 28 Eylül’de İzmir Körfezi’nde 3 tekne, bir gün sonra Tekirdağ-Şarköy arasında 5 tekne batırdı. 18 Ekim’de H1 ile İzmit Körfezi’nde buluştu. İki denizaltı burada Taşköprü gambotuna torpido ve topçu ateşiyle saldırdılar. E12 gambota isabet kaydetti ise de gambot çekilmeyi başardı. 18 Ekim’de Mudanya İskelesi’ndeki teknelere torpido atışı yapılsa da isabet kaydedilemedi. 22 Ekim’de yeniden H1 ile ve Turquoise ile, bir gün sonra da E2 ile buluştu. Denizaltı, 24 Ekim’de üsse döndü.

E12, 7 Mart 1921’de Malta’da, hurda olarak satıldı.

HMS E11

HMS E11, Kraliyet Donanması’nın 23 Nisan 1914 tarihinde suya indirilen E sınıfı denizaltısıdır. 1915 yılı Çanakkale deniz harekâtlarındaki en etkili denizaltılardan birisidir. Marmara Denizi’nde üç saat içerisinde farklı büyüklüklerde 80’den fazla gemiyi batırmıştır.

Hizmetleri

Avrupa’daki hizmetleri

Eylül 1914’te tarafsız Danimarka’nın denizaltısı Havmanden’in kulesinde bulunan flama numarası “3” yanlış görüldü. E11’den fırlatılan ve izini kaybettiren torpido, Havmanden’i ıskaladı.

Ekim 1914’te Binbaşı Martin Dunbar-Nasmith’in  komutasındaki E11, iki denizaltı ile daha beraber Baltık Denizi’nde görevlendirilmişti; ancak Alman devriyeleri tarafından durdurulmuş ve Harwich’e dönmeye zorlanmışlardı. E11, Aralık 1914’teki Hartlepool ve Withby Baskını boyunca Alman savaş gemilerini durdurmaya çalıştı; ancak arızalı torpidolar nedeniyle başarılı olamadı.

E11, 25 Aralık 1914 tarihinde; üç kruvazör ve çok sayıda muhriple korunan Riviera, Engadine ve Empress uçak gemilerinden kalkan yedi uçakla gerçekleştirilen Cuxhaven Saldırısı’nda görev almıştır. Dört uçak, gemisine geri dönmeyi başaramamış, üç tanesi ise E11’in beklediği noktaya dönmüştür. Pilotlar, gemiye alınmışlardır.

Akdeniz’deki hizmetleri

Mayıs 1915’te, hâlen Martin Dunbar-Nasmith tarafından komuta edilen E11, Marmara Denizi’ndeki denizaltı bölüğüne katılmak üzere Çanakkale’ye geldi. 27 Nisan 1915’te boğazı geçen E14’ten sonra, boğazı geçmeyi başaran ikinci denizaltı oldu.

E11, Çanakkale Boğazı’nı 18 Mayıs 1915 gecesi geçti, Gelibolu’da su üstüne çıktı ve bir Türk gemisini ele geçirdi. 23 Mayıs tarihinde bir gambot ve çok sayıda küçük tekne batırdı. Sonraki gün, Tekirdağ limanı yakınlarında, cephane yüklü Türk yük gemisi Nagara ile karşılaştı. Amerikan Chicago Daily News gazetesinden Raymond Swing’in de bulunduğu gemi, mürettebat ve yolcuları tarafından terk edildikten sonra batırıldı.

E11, 25 Mayıs 1915 tarihinde İstanbul’a ulaştı. Goeben ve Breslau zırhlıları aranıyordu; ancak saat 12:40’da yüzeye çıktığında, yük gemisi İstanbul’u Tophane cephaneliğinde gördü. Gönderilen ikinci torpido İstanbul gemisini vursa da, ilk torpido bir daire çizerek E11’in kendisini kısmen vurdu. Kıyıdaki toplardan açılan ateş sonucunda kaçmak için tekrar suya daldı; ancak İstanbul Boğazı’nın akıntısına kapılarak 20 dakika boyunca, Kız Kulesi civarında suyun dibine oturuncaya kadar kontrol edilemedi. İstanbul adlı yük gemisi batmadı; ancak Harem’de demir attı. E11 tarafından son yüzyıl içerisinde İstanbul’a yapılan ilk düşman saldırısı, Türk halkının moralini oldukça etkiledi ve şehirde paniğe yol açtı. E11, 27 Mayıs tarihinde İstanbul Boğazı’na geri döndü ve birkaç gemi daha batırdı; ancak torpidoların ateşlenmesi ve diğer bazı teknik konularda baş gösteren sorunlar nedeniyle 5 Haziran’da rotayı ülkesine çevirdi. Dönüş rotasında Çanakkale Boğazı’ndan geçerken, başka bir yük gemisi görüldü. Denizaltının kötü ve zayıf durumuna rağmen son iki torpido da ateşlenerek gemi batırıldı. Çanakkale’den geçerken bir demirli mayınla karşılaşıldı ve mayın yerinden çekilerek, denizaltının geçmesi sağlandı.

Denizaltının ilk seferinde, on bir gemi batırıldı veya büyük ölçüde hasar gördü. Bu rakamlar ile denizaltının kumandanı Martin Dunbar-Nasmith, Victoria Haçı ile ödüllendirilerek, Çanakkale deniz harekâtları süresince bu madalyayı alan üçüncü denizaltı kumandanı olmuştur.

8 Ağustos 1915 tarihinde ikinci seferinde olan E11; Çanakkale’deki Osmanlı Devleti savunmasına destek vermek üzere seyir halinde olan Barbaros Hayreddin zırhlısını, attığı tek bir torpido ile vurulmuş ve 253 mürettebatı ile batırmıştır.